Evliliği Kurtarmanın Yolları Nelerdir?

Huzurlu bir yuva tesis etmek için eş seçmede İslâm’ın koyduğu kâidelere hassâsiyetle riâyet etmek birinci şarttır. Peki evliliği korumanın ve güçlendirmenin yolları nelerdir? Evde ve dışarıda eşe nasıl davranmalı? Hanımın evde ve günlük hayatta dikkat etmesi gereken hususlar nelerdir? Evlilikte huzur nasıl sağlanır? Huzurlu bir evlilik için ne yapmalı?

Huzurlu bir yuva tesis etmek için eş seçmede İslâm’ın koyduğu kâidelere hassâsiyetle riâyet etmek birinci şarttır. Bu kâidelerin özü de şudur: Evlenecek kimseler, eşlerini; güzellik, zenginlik gibi geçici ve nefse hoş gelen sebeplerle tercih etmemeliler. Ancak îman ve ahlâk gibi temel mânevî vasıflara ağırlık vererek bir tercihte bulunmalılar.

Her şeyden önce hanımlar, yaratılışının bir îcâbı olarak Allah’a kulluğa ve takvâya riâyet etmelidir. Bu hususta ibadete, namaz ve niyaza dikkat etmenin yanında helâl ve harama da îtinâ göstermelidirler.

Âile içinde hanımın takvâ ve istikâmeti; kocasını, çocuklarını, akrabalarını ve hattâ komşularını hayır ve hasenâta teşvik edecek mâhiyette olmalıdır. Sâliha bir hanım, etrafına saâdet saçan, cennet kokulu bir çiçektir.

ERKEKLERİN EŞLERİNE KARŞI GÖREVLERİ

  • Erkekler eşlerinin bütün ihtiyaçlarını karşılar, onları zarar ve sıkıntılardan korur, evin dışındaki ağır işleri yapar.
  • Erkekler hanımlarını eğitir ve gerek Allah için gerek kendi şahsı için yapması gereken hususlarda onların elinden tutar, işlerini takip eder.
  • Erkeğin hâkim olması eşine tahakküm etme şeklinde değil, onu himaye ve koruma tarzındadır. Mutlak değil, kayıtlı ve şartlıdır.
  • Erkeğin, kadının hak ve hukûkunu gözetmesi gerekir.
  • Müslüman bir erkek hanımına aynen Resûlullah gibi davranmalı, âilesine muhabbet beslemeli, değer vermeli, ev işlerinde yardımcı olmalı ve ihtiyaçlarını karşılamalıdır.

Resûlullah şöyle buyurur:

“Kişinin, geçimini sağlamakla yükümlü olduğu kimseleri ihmâl etmesi, ona günah olarak yeter!” (Müslim, Zekât, 40; Ebû Dâvûd, Zekât, 45)

KADININ EN ÖNEMLİ GÖREVİ

Hanımlar için Allah’a kulluktan sonra gelen en mühim vazife; kocalarını ve âile fertlerini mesut etmektir. Kocalarını memnun etmek ve âile saâdetine gölge düşürmemek kadınlara Rabbimizin rızâsını kazandırır. Nitekim Peygamber Efendimiz:

“Sâliha kadın, kocası yüzüne baktığı zaman onu sevindirir, kocasının meşrû isteklerini yerine getirir ve onun olmadığı yerde hem malını, hem de nâmusunu muhafaza eder.” (İbn-i Mâce, Nikâh, 5/1857) buyurmuştur.

O hâlde bir kadın, kocasının memnuniyetinin yollarını arayıp bulmalı, onun rızâsını kollamalıdır. Peki koca eve nasıl bağlanır?

HANIMIN EVDE VE GÜNLÜK HAYATTA DİKKAT ETMESİ GEREKENLER

  • Evin içindeyken kendine îtinâ göstermeli, temiz ve bakımlı olmalıdır. Sıradan bir erkeğin nazarında bile kadının pasaklı ve derbeder olması onun gözünden düşmesi için yeterlidir.
  • Kocasının yanında, göze hoş gelmeyecek her türlü görüntüden uzak olmalıdır. Evde aradığını bulamayan kimsenin gönlü, dışarıda yanlış yerlere doğru kayar ve nihayet âile saâdeti zaafa uğrar.
  • Kadın ev içinde renk ve kokusu muhtelif çiçeklerden derlenmiş bir buket gibi olmalı; eşine saâdet ve huzur tevzî etmelidir.
  • Beyi evini özlemeli, akşam eve dönmekten nefret etmemelidir.
  • Sâliha bir hanım, kocasını güleryüzle ve kapıda karşılamalı, evden çıkarken de güzel söz ve duâlarla yolcu etmelidir.
  • O gün kendisi çok yorulmuş olsa bile bunu belli etmemeli ve onun yanında yüzünü ekşitmemelidir.
  • Kocasının sıkıntılarını paylaşmalı, yorgunluğunu atmasına yardımcı olmalıdır.
  • Aşırı alınganlık, gerekli-gereksiz şikâyetler sebebiyle birbirlerinin huzurunu kaçırmamaya çalışmalıdırlar.

HUZURLU EVLİLİK İÇİN GEREKEN ŞARTLAR

Öncelikle âilede saâdet, iki taraflı gerçekleştirilebilecek bir husustur. Bunun temelini:

  • Birbiriyle iyi geçinmek,
  • Anlayışlı ve olgun davranmak,
  • Fedâkâr olmak, oluşturur.

Bunlar da bilhassa ahlâkî fazîlet, dirâyet, zekâ, samîmiyet, ve karşılıklı hassâsiyet ile mümkündür. Yine eskilerin “hüsn-i muâşeret” dedikleri, iyi geçinmek için iki tarafta da şu beş özellik bulunmalıdır:

1- Muhabbet

İki tarafın Allah rızâsına uygun bir şekilde muhabbeti, birbirinin rûhuna girecek bir şekilde yaşamaları.

2- Sadâkat

Bey ve hanımın birbirine dürüst ve sâdık olmaları. Bilhassa zor zamanlarda tarafların şikâyet ve bezginliğe düşmemeleri, fedakârlık göstermeleri.

3- Karşılıklı saygı

Eşler arasında samimiyet olacak, lâubâlîlik olmayacak. Vakar olacak, kibir olmayacak. Tevâzu olacak, zillet olmayacak.

Evlilikte gönül âhengine de îtinâ edilecek.

4- Sabır olacak

Hayat akışında mutlaka tahammül gerektiren zor zamanlar olur. Mizaç farkları vardır. Taraflar böyle zamanlarda birbirlerinin güzel huylarını düşünecekler.

Efendimiz buyuruyor:

“Bir mü’min hanımına buğzetmesin. Onun bir huyunu beğenmezse bir başka huyunu beğenir.” (Müslim, Radâ, 61)

Hanım da o şekilde olacak.

5- Mesûliyet

İki taraf da mesûliyetini idrâk edecek.

Efendimiz buyuruyor:

“Hepiniz çobansınız. Hepiniz güttüklerinizden mesulsünüz… Erkek, ailesinin çobanıdır ve sürüsünden mesûldür. (Çoluk-çocuk, ailesi, vesâire, geçiminden…) Kadın; kocasının evinin çobanıdır. (Evin düzenine, rûhâniyetine, evlâdının yetişmesine…) Onun bir mesûliyeti içinde olur.” (Bkz. Buhârî, Vesâyâ, 9; Müslim, İmâre, 20)

Bu vasıfların karşılıklı olarak kadında da erkekte de bulunmasının zarûreti, her gün yaşanan âile faciaları vesîlesiyle de daha açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır.

MUTLU EVLİLİK İÇİN DİNİ TAVSİYELER

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

“Kaynaşmanız için size kendi (cinsi)nizden eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet peydâ etmesi de O’nun (varlığının) delillerindendir…” (Rûm, 21)

Peygamber Efendimiz buyuruyor:

“Sâliha kadın, kocası yüzüne baktığı zaman onu sevindirir, kocasının meşrû isteklerini yerine getirir ve onun olmadığı yerde hem malını, hem de nâmusunu muhafaza eder.” (İbn-i Mâce, Nikâh, 5/1857)

“Kocası kendisinden râzı olarak vefat eden kadın, cennete gider.” (Tirmizî, Radâ, 10; Ayrıca bkz. İbn-i Mâce, Nikâh, 4)

“Mü’min, Allah’a takvâdan sonra en ziyâde sâliha bir eşten hayır görür. Böylesi bir kadına emretse itaat eder. Ona baksa sevinç duyar, bir şeyi yapıp yapmaması hususunda yemin etse, kadın bunu yerine getirerek onu yeminden kurtarır, kadınından ayrılıp uzak bir yere gitse, kadın hem kendi nâmusunu korur hem de kocasının malı hususunda hayırlı ve dürüst olur.” (İbn-i Mâce, Nikâh, 5/1857)

“Dünya geçici bir faydadan ibarettir. Onun fayda sağlayan en hayırlı varlığı dindâr kadındır.” (Müslim, Radâ, 64; Ayrıca bkz: Nesâî, Nikâh, 15; İbn-i Mâce, Nikâh, 5)

“Sahip olunan şeylerin en kıymetlisi; zikreden bir dil, şükreden bir kalp, kocasının îmanına yardımcı olan sâliha bir eştir…” (Tirmizî, Tefsir 9/9)

“Sizin en hayırlınız, âilenize karşı en hayırlı olanınızdır…” (Tirmizî, Menâkıb, 63/3895; İbn-i Mâce, Nikâh, 50)

Kadın, beş vakit namazını kılar, Ramazan orucunu tutar, namusunu korur ve kocasına itaat ederse, ona «Hangi kapısından dilersen oradan cennete gir!» denilir.” (Ahmed bin Hanbel, Müsned, 1/191, h. No: 1661)

HAYIRLI BİR EVLİLİK İÇİN DUA

Arapçası:

رَبَّنَا هَبْ لَنَا مِنْ أَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ أَعْيُنٍ وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّقِينَ إِمَامًا ...

Türkçe Okunuşu

"...Rabbenâ heb lenâ min ezvâcinâ ve zurriyyâtinâ kurrate a’yunin vec’alnâ lil muttakîne imâmâ(imâmen)."

Anlamı:

"...Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takvâ sahiplerine önder kıl!"

İslam ve İhsan

PEYGAMBER EFENDİMİZİN EVLİLİK HAYATI

Peygamber Efendimizin Evlilik Hayatı

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.