Evlilik Fıtrî ve Sosyal Bir İhtiyaç mı?
Meşrû evlilikle kurulan âile, tarihin her döneminde toplumun vazgeçilmez bir sığınağı olmuştur. İnsanlığın tanıdığı bütün dinlerce, evlilik kutsal sayılmıştır. Onun önemi ve kutsallığı, toplum hayatında düzeni, disiplini, huzuru ve devamlılığı sağlamasındandır. Çünkü bu müessese, toplumun direği ve sosyal hayatın başlangıç yeridir.
Evlilikle oluşan âilelerde muâşeret ve münâsebetler, içten ve samimidir. Sevgi, saygı, şefkat, yardımlaşma ve dayanışma gibi birçok sosyal hassasiyet, âileyle yeşerir ve gelişir.
Evlilikle kurulan âileler, insanı ve toplumu kontrol eden en büyük güçtür. Toplumun stresini azaltan, merhamet ve sabrı öğreten, mesûliyet duygusunu artıran bir okuldur âile. Kişiler evlilikle kurdukları âile yuvalarında olgunlaşırlar; yine burada âile, eşlerin zararlı yönlerinin düzeldiği, güzel vasıfların kazanıldığı bir öğretim kurumu vazifesi görür.
Neslin devamı, ekonomik işbirliği ve dayanışma rûhu, âile tarafından gerçekleştirilir. Âile, kişilerin hayatını düzene sokar. Onlara disiplin kazandırır. Bu ise, kişinin sağlıklı yaşamasını ve sağlıklı düşünmesini temin eder. Eşlere, anne ve babalığın doyumsuz lezzetlerini tattırır. İnancın, dînî duyguların, moral değerlerin en iyi yaşandığı yer, âiledir.
AİLE MERKEZDİR
Âile, bir mânâda “psikolojik tedavi merkezi”dir. Kişilerin rûhî problemlerinin ve bunalımlarının giderilmesinde, evlenmek önemli bir müessirdir. Kişilere sorumluluk duygusu, israfa dikkat etme şuuru ve zararlı alışkanlıklardan beraberce kurtulma alışkanlığı kazandıran evlilik, kişiler için olmazsa olmazdır. Bilinmelidir ki; hayat paylaşmakla güzelleşir.
Evlilikle toplumda ahlâksızlığın yaygınlaşmasının önüne set çekilir. Aynı zamanda şeytânî ve nefsânî isteklere gem vurularak bu husustaki arzulara meşrû çerçevede çözüm bulunur. Böylece evlilik ile toplum ruh sağlığı korunarak millet kalitesi artmış olur. Evlilik yoluyla eşler ibâdet sevabı işleyerek toplumun rızık ve bereketinin artmasına vesile olurlar.
Evlilikle kurulan âile hayatı; şahsiyet, karakter, ahlâk ve inancın çekirdeğini oluşturur. Bu yönüyle âile, âdeta cennet köşelerinden bir köşedir.
Kaynak: Nurten Selma Çevikoğlu, Şebnem Dergisi, 152. Sayı
YORUMLAR