Evlilik, Nikah ve Düğün Nasıl Olmalıdır?

Evlilik, nikah ve düğün nasıl olmalıdır? Osman Nuri Topbaş Hocaefendi anlatıyor.

,

Evlilik hâdisesi, bizleri derin bir tefekküre dâvet ediyor. Çünkü milyonlarca kişi içinden iki kişinin kaderi birleşiyor. Bir hayat arkadaşlığı başlıyor. Kurdukları bu yeni yuva kendilerine, ayrıldıkları anne-baba ocağından daha sıcak bir hâle geliyor.

 Evlilik, nikâh ve düğünle başlar. Nikâh, Allah adına akitleşmedir. Erkeğin de kadının da şerefi ve kıymeti, nikâh ile akdedilen ailede gerçekleşir.

Bu yönüyle nikâh, rûhî ve bedenî bir ihtiyacın, ulvî gâyeler ile idealize edilmesidir, yüce bir mânâ kazanmasıdır.

Hayat arkadaşlarının mes’ud günleri; ince ve derin hatıralar, samîmî neşeler, refah, huzur ve lezzet, hep nikâh gölgesinden temin edilir.

Düğünler de, nikâh akdinin îlân edilmesi ve bir âile yuvası kurma sevincinin toplumla paylaşılmasıdır. Yeni bir dünya evine adım atmaktır.

Bu sebeple de Cenâb-ı Hakkʼın rahmetini celbedecek şekilde icrâ edilmelidir. Zira saâdeti ihsan edecek olan Cenâb-ı Hak’tır.

 Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- nikâhla beraber bir velîme, yani düğün yemeği verilmesini, zengin-fakir ayırt edilmeksizin müslümanların dâvet edilmesini tavsiye buyurmuşlardır. Bu husustaki îkazları şöyledir:

“Zenginlerin dâvet edilip fakirlerin çağırılmadığı düğün yemeği ne fenâ bir yemektir.” (Buhârî, Nikâh, 72; Müslim, Nikâh, 107)

 Evliliğin gâyesi, insanlığın iffetini koruyup, hayatın her safhasında huzuru temin etmektir.

Âyet-i kerîmede şöyle buyrulur:

“Ve onlar ki (kadın ve erkek), iffetlerini korurlar.” (el-Mü’minûn, 5)

 Cenâb-ı Hak insanın iffetli olarak yaşamasını istiyor. Toplumların düzeni, fertlerin iffetli yaşamasına bağlıdır. İffet, mahlûkat arasında yalnız insan ve cinlere âit bir keyfiyet.

Dolayısıyla iffetsizlik;

–İnsanlık haysiyetinden uzaklaşmaktır.

–Hayvanlar gibi sorumsuz, pis, rezil ve pespâye bir hayat sürmektir.

Hazret-i Mevlânâ şöyle der:

“«–Îman nedir?» diye aklıma sordum. Aklım da kalbimin kulağına eğilip;

«–Îman edepten ibarettir…» diye fısıldadı.”

O hâlde edebi olmayan kimse, Allâh’ın lûtfundan mahrum kalır.

İslam ve İhsan

MÜSLÜMANIN DÜĞÜNÜ VE EVLİLİK HAYATI NASIL OLMALI?

Müslümanın Düğünü ve Evlilik Hayatı Nasıl Olmalı?

MÜSLÜMANIN DÜĞÜNÜ NASIL OLMALI?

Müslümanın Düğünü Nasıl Olmalı?

PEYGAMBER EFENDİMİZİN EVLİLİK HAYATI

Peygamber Efendimizin Evlilik Hayatı

EVLİLİK İLE İLGİLİ AYETLER VE HADİSLER

Evlilik İle İlgili Ayetler ve Hadisler

HAYIRLI BİR EVLİLİK İÇİN DUA

Hayırlı Bir Evlilik İçin Dua

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.