Ey Kadınlar Sadaka Veriniz Hadisi
“Ey kadınlar! Sadaka veriniz ve çok istiğfâr ediniz. Çünkü ben Cehennem’in çoğunu sizin doldurduğunuzu gördüm” hadisi ve açıklaması.
İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem:
- “Ey kadınlar! Sadaka veriniz ve çok istiğfâr ediniz. Çünkü ben Cehennem’in çoğunu sizin doldurduğunuzu gördüm” buyurmuştu. Orada bulunan kadınlardan biri:
- Niçin Cehennem’in çoğunu biz dolduruyoruz? diye sordu. Resûl-i Ekrem de:
- “Çünkü siz çok lânet eder ve kocanızın yaptığı iyilikleri unutursunuz. Aklı ve dini eksik olup da aklı başında adamların aklını çelen sizin gibisini görmedim” buyurdu. O kadın:
- Aklımızın ve dinimizin eksikliği nedir? diye sordu. Resûl-i Ekrem de:
- “İki kadının şahitliği bir erkeğin şahitliğine bedeldir. Kadının günlerce namaz kılmadığı olur.” (Buhârî, Hayz 6, Küsûf 9, Zekât 44, Savm 41, Şehâdât 12; Müslim, Îmân 132. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Sünnet 15; Tirmizî, Îmân 6; İbni Mâce, Fiten 19)
Hadisi Nasıl Anlamalıyız?
Hadisimizin daha geniş olan bir başka rivayetinden öğrendiğimize göre, Peygamber Efendimizin zamanında, Medine’de kılınan bir Kurban veya Ramazan bayramında kadınlar da namazgâha çıkmışlardı. Namazgâh, şehrin dışında cuma ve bayram namazlarının topluca kılındığı geniş bir alan demektir. O zamanlar İslâmiyet’in yeni yayıldığı, Müslümanların sayısının da az olduğu günlerdi. Resûl-i Ekrem Efendimiz bayram namazı kılınacak yere kadınların da gelmesini istemiş, böylece henüz Müslüman olmayanların gözüne daha kalabalık görünmenin faydalı olacağını düşünmüştü.
EY KADINLAR! SADAKA VERİNİZ VE ÇOK İSTİĞFAR EDİNİZ
Allah'ın Resûlü önce erkeklere sadaka (zekât) vermelerini tavsiye etmiş, sonra kadınların bulunduğu kısma gelerek onlara da zekât vermelerini ve çok istiğfâr etmelerini tavsiye etmiş, Mi’rac gecesinde veya küsûf namazı kılarken (Buhârî, Küsûf 9) kendisine gösterilen bir manzarayı tasvir ederek, Cehennem ehlinin çoğunun kadınlar olduğunu belirtmiş ve onlara Cehennem’e girmemek için çok tövbe ve istiğfâr etmelerini ve çok sadaka vermelerini tavsiye etmişti.
Peygamber Efendimiz insanlarda gördüğü kusurları düzeltmek için dikkat çekici usûllere başvururdu. O günkü nasihatinde de böyle yapmış, erkeklere nisbetle kadınlarda daha çok görülen iki kusurdan söz etmek istemiş, onları çok lânet etme ve kocasının iyiliklerini inkâr etme alışkanlığından kurtarmak istemişti.
Günlük hayatta çokça rastlandığı üzere, “Allah belâsını versin” veya “Allah lânet etsin” gibi sözleri kadınlar daha fazla kullanırlar. Hatta kendilerine bile lânet ederler. Peygamber Efendimiz lânet sözünün kullanılmasından şiddetle sakındırmış, lânet etmeyi insanın kendisi aleyhine beddua etmesi olarak değerlendirmiş ve “Kendinize beddua etmeyiniz; çocuklarınıza beddua etmeyiniz; mallarınıza da beddua etmeyiniz. Dileklerin kabul edildiği zamana denk gelir de Allah bedduanızı kabul ediverir” buyurmuştur. Lânet sözü, “Allah’ın rahmetinden uzak olsun, Allah ona gazap etsin” gibi mânalara gelmektedir ki, gerçekten çok ağır bir bedduadır. Yüzde yüz kâfir olduğu veya kâfir olarak öldüğü bilinen kimselerin dışında hiçbir varlığa kesinlikle lânet etmemelidir.
Kadir kıymet bilmemek de kötü bir huydur. Bu hastalığa yakalanmış olanlar sadece eşlerine değil, Allah’a karşı da nankörlük ederler. İnsanı değerli kılan özelliklerden biri, kendisine yapılan iyiliği unutmaması, hatta zaman zaman bu iyiliği dile getirmesidir. Resûl-i Ekrem Efendimiz kötü huylu kadınların, kocalarının iyiliklerini inkâr etmeleri sebebiyle cehennemlik olduklarını belirttiği bir başka hadisinde “Onlardan birisine ömür boyu iyilik etsen, sonra da senden hoşuna gitmeyen bir şey görse, ‘Ben senden hiç hayır görmedim’ der” buyurmaktadır. (Buhârî, Îmân 21; Müslim, Küsûf 17) Şüphesiz sadece kadınlar değil erkekler de bu tür kadir bilmezlikten uzak durmalıdır. Zira Resûlullah Efendimizin buyurduğu gibi, gördüğü iyilik sebebiyle insanlara teşekkür etmeyen kimse Allah’a da şükretmiş olmaz. (Ebû Dâvûd, Edeb 1)
İKİ KADIN ŞAHİDİN BİR ERKEĞE DENK OLMASI
Hadisimizin son kısmında Resûlullah Efendimiz kadınların akıl ve dinlerinin noksan olduğunu söylemiş, akıllarının noksanlığına örnek olarak da, Kur'ân-ı Kerîm’de belirtildiği üzere (Bakara sûresi, 282) iki kadının şahitliğinin bir erkeğin şahitliğine eş değerde olmasını zikretmiştir. Allah'ın Resûlü’nün durumu ve sözlerinin gerçekliği konusunda yeterli bilgisi olmayanlar, bu hadisi, kadınların aleyhinde söylenmiş aşağılayıcı bir ifade olarak görebilirler. Gerçek hiç de öyle değildir. Bir çoğunluk hakkında verilen genel bir hükmün, o çoğunluğun her ferdine tıpatıp uyması gerekmez. Nitekim herkesin bildiği üzere, kadınlar arasında birçok erkeğe taş çıkartacak derecede akıllı, zeki, uzak görüşlü, söz ve kararları isabetli olanlar vardır. Ama hüküm çoğunluğa göre verilir. Kadınlar biyolojik ve fizyolojik olarak erkeklerden farklı olduğu gibi psikolojileri de farklıdır. Bu tür farklılıklar onların davranışlarına ve tavırlarına etki eder. Öte yandan Peygamber Efendimiz kadınların âdet gördükleri sürece namaz kılamayışlarını, bir başka rivayete göre oruç tutamayışlarını, ilâhî emirleri erkekler kadar kesintisiz yapmayışlarını dinin eksikliği olarak değerlendirmiştir. Bu söz, bir önceki konuda belirtildiği gibi, kadınların erkeklerden daha az dindar olduğu anlamına kesinlikle gelmez. Aralarından Hz. Âişe’lerin, Râbiatü’l-Adeviyye’lerin çıktığı analarımız, bacılarımız hakkında böyle bir şeyi kimse düşünemez ve söyleyemez. Kur'ân-ı Kerîm’inde “Müslüman erkekler, Müslüman kadınlar” diye her iki cinse de aynı şekilde değer veren bir dini tebliğ eden Peygamber’in, kadınları erkeklerden daha az dindar görmesi elbette söz konusu olamaz.
Dindarlığın ölçüsü Allah’ın emirlerine bağlılıktır. İşte Nebiyy-i Muhterem Efendimiz, erkekler gibi kadınlara da, mâlî ibadetle birlikte bedenî ibadete de önem vermelerini ve her fırsatta tövbe ve istiğfâr etmelerini tavsiye etmekte, günahlardan kurtulmak için Allah’a el açıp yalvarmanın kıymetine dikkatlerini çekmektedir. Böylece Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kadınları ibadete ve tâate teşvik etmekte, bu yolla noksanlıklarını giderdikten başka, nice insanları geride bırakarak Allah’ın rahmetini ve Cennet’ini elde edeceklerini hatırlatmaktadır.
Allah'ın Resûlü kadınlara, “Aklı ve dini eksik olup da aklı başında adamların aklını çelen sizin gibisini görmedim” buyururken, kadınları iffetli olmaya davet etmekte, kudret sahibinin kendilerine bağışladığı bazı özellikleri, karşı cinsi baştan çıkarmak için kullanmamalarını öğütlemektedir.
Hadisten Öğrendiklerimiz
1. Kadın erkek herkes her fırsatta tövbe ve istiğfâr etmelidir.
2. Zekât verildikten başka, elden geldiğince nâfile sadakalar da verilmelidir.
3. Hiçbir kadın ve erkek kesinlikle kendine ve başkalarına lânet etmemelidir.
4. İnsan iyilik bilir olmalı; kadınlar kocalarının yaptığı iyilikleri unutmamalı ve onlara nankörlük etmemelidir.
5. Kadınlar, Cenâb-ı Hakk’ın kendilerine verdiği bazı özellikleri ve güzellikleri kötüye kullanmamalı, erkekleri baştan çıkarmaya çalışmamalıdır.
6. Nasihat eden bir kimse, belli bir şahsı hedef almamalı, tıpkı Peygamber Efendimiz,in yaptığı gibi genel olarak konuşmalıdır.
7. Kadın sahâbînin yaptığı gibi, insan bilmediği veya anlamadığı şeyleri bilenlere sormalı ve doğruyu öğrenmelidir.
8. Peygamber Efendimiz bu hadisiyle kadınları kesinlikle küçümsememekte, aksine bazı kusurlarının eğitim yoluyla giderileceğine dikkat çekmektedir.
Kaynak: Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları
YORUMLAR