Ezan Duasının Arapça Türkçe Okunuşu ve Anlamı - Kısa Ezan Duası

Ezandan sonra okunan dua hangisidir? Ezan okunduktan sonra okunan duanın fazileti ve önemi nedir? Ezan duasının Arapça, Türkçe okunuşu ve anlamı...

Ezan, bir tek olan Allah’a, rahmet peygamberi Muhammed (s.a.s.)’e, kötülüklerden ve hayatın monotonluğundan alıkoyan namaza ve bu temel esaslar ekseninde felaha (huzur ve mutluluğa) çağrıdır. Bu itibarla ezanı duyan mü’min, bu kutsal çağrıya kayıtsız kalmaz, büyük bir saygı ve hürmetle ona icabet eder.

EZAN DUASININ ARAPÇA TÜRKÇE OKUNUŞU VE ANLAMI

Peygamberimiz (s.a.s.), ezan işitildiğinde aşağıdaki duanın okunmasını tavsiye etmiş ve bu dua hakkında şöyle buyurmuştur:

Bir kimse ezanı işittiği zaman;

Okunuşu: “Allâhümme Rabbe hâzihid-da’vetit-tâmmeh, ves-salâtil-kâimeh, âti Muhammedenil-vesîle-te vel-fadîlete veb’ashü makâmen mahmûdenil-lezî va’adteh.”

Anlamı:Ey bu eksiksiz davetin ve kılınan namazın sahibi! Muhammed’e vesîle’yi ve fazîleti ver. O’nu, vaat ettiğin Makam-ı Mahmûd üzere diriltderse, ona kıyâmet günü mutlaka şefaatim helâl olur. (Buhârî, Ezân, 8; Ebû Davud, Salât, 28)

Bu itibarla Müslüman, ezanı duyduğunda müezzine katılmalı, onunla birlikte sözlerini tekrar etmeli, “hayye ‘ales-salah ve hayye ‘alel-felah” cümlelerini duyduğunda ise “lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh (güç ve kuvvet ancak Allah ile vardır)” cümlesini söylemeli, ezan bitince de yukarıdaki dua okunmalıdır.

Ezan okunurken konuşulmaz, müzik çalınmaz, selâm verilmez, hatta Kur’ân bile okunmaz. Çünkü Peygamberimiz,

Ezanı duyduğunuz zaman müezzinin söylediğini söyleyin” (Buhârî, Ezan, 7) buyurmuştur.

Ezana saygısızlık edenleri Yüce Allah, Mâide sûresinin 58. ayetinde cahillik etmekle nitelendirmektedir.

EZAN NASIL OKUNUYOR?

Sözlükte bildirmek, duyurmak, çağrıda bulunmak, ilan etmek anlamlarına gelen ezan, dinî bir terim olarak, farz namazların vaktinin girdiğini belli sözlerle ve özel bir şekilde ilan etmek, bildirmek demektir. Ezanın sözleri aşağıdaki şekildedir:

Allâhü ekber Allâhü ekber (Allah en büyüktür, Allah en büyüktür).

Allâhü ekber Allâhü ekber (Allah en büyüktür, Allah en büyüktür).

Eşhedü en lâ ilâhe illallâh (Ben tanıklık ederim ki Allah’tan başka ilâh yoktur.)

Eşhedü en lâ ilâhe illallâh (Ben tanıklık ederim ki Allah’tan başka ilâh yoktur).

Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah (Ben tanıklık ederim ki Muhammed Allah’ın elçisidir).

Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah (Ben tanıklık ederim ki Muhammed Allah’ın elçisidir).

Hayye ‘ale’s-salâh, hayye ‘ale’s-salâh (Haydin namaza gelin, haydin namaza gelin).

Hayye ‘alel-felâh, hayye ‘alel-felâh (Haydin felaha / kurtuluşa gelin, haydin felaha / kurtuluşa gelin).

Allâhü ekber Allâhü ekber (Allah en büyüktür, Allah en büyüktür).

Lâ ilâhe illallâh (Allah’tan başka ilâh yoktur.)”

Sabah ezanında “hayye ‘alel-felâh”tan sonra iki defa “es-salâtü hayrun-minen-nevm (namaz uykudan hayırlıdır) denir.

“Kamet” de ezan ile aynıdır; sadece “hayye ‘ale’l-felâh” cümlesinden sonra iki kere “kad kâmeti’s-salâh (namaz başladı)” cümlesi okunur.

Medine’ye hicretten sonra, Mescid-i Nebevî’nin inşası tamamlanıp düzenli bir şekilde cemaatle namaz kılınmaya başlanınca, Peygamberimiz (s.a.s.), vakitlerin girdiğini duyurmak için ne yapılabileceğini sahabe ile istişare etmiş, neticede Hz. Peygamber’e vahiyle, ayrıca sayıları yirmiye kadar ulaşan sahabiye de rüyalarında bugünkü ezanın şekli öğretilmiştir. Ezan, sahabeden Hz. Bilal (r.a.) tarafından sabah namazında, yüksekçe bir evin damında okunarak uygulamaya başlanmıştır.

Ezan, sünnet-i müekked olmakla birlikte, Müslümanlığın şiarı hâline gelmiştir. Ezan aracılığıyla halka hem namaz vaktinin girdiği ilan edilmekte, hem de Allâh’ın büyüklüğü, Peygamberimizin O’nun elçisi ve namazın kurtuluş olduğu ilan edilmektedir.

Ezan, dinimizin en önemli şiarlarından biridir. Ezan, Müslüman’ın kimliğidir. Bir aidiyeti ifade eder. Özgürlük bildirisi olan ezan, mü’minleri Allah’a itaat etmeye, şuura, uyanıklığa, takvaya davet eden bir bildiridir. Gönüller onunla yumuşar, duygu yüklü terennümleriyle gözler dolar, ona alışık kulaklar, onu dinlemekten zevk alır. Ezanın hayatımızdaki kıymetini bilebilmek için kısa bir ayrılık yeter. Ezan seslerinden uzak bir ülkede bir süre yaşayınca ve geri dönünce bunu yaşarız. Hele uzun yıllar ezansız kalmış kulaklar için o, gerçek bir rahmet çağlayanı gibidir.

Ezan, başlı başına bir davettir, irşaddır. Hz. Bilal (r.a.)’den günümüze, insanlığı Allah’a kulluğa çağırmaktadır. Bu çağrı kelimeleri aşan, açıklanamaz, kavranamaz bir davettir.

İslam ve İhsan

EZAN DUASI SESLİ OKUNUR MU?

Ezan Duası Sesli Okunur mu?

EZAN DUASINI OKUMANIN HÜKMÜ NEDİR?

Ezan Duasını Okumanın Hükmü Nedir?

EZAN DUASINI OKURKEN EN ÇOK YAPILAN YANLIŞ

Ezan Duasını Okurken En Çok Yapılan Yanlış

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.