Ezanın Yüksek Sesle Okunduğu Tek Cami

Endülüs İslam döneminin (711-1492) İspanya'daki son İslam toprağı olan Granada kentindeki Ulu Cami, ramazan ayında da dünyanın dört bir yanından ziyaretçilerin uğrak noktası olmaya devam ediyor.

İslam döneminden bugüne kalan en büyük eserlerinden biri olan El Hamra Sarayı'nın tam karşısında bulunan ve Orta Çağ'dan kalma bir Müslüman mahallesi olan Albacin'de yer alan Ulu Camii'nin yaklaşık bir yıldır direktörlüğünü yapan Emir Hisham Melara, Granada'daki Müslüman sayısının çevre ilçelerle birlikte 40 bini bulduğunu belirterek "Camimizde neredeyse her cuma bir kişi kelimeişehadet getirerek Müslüman oluyor. Her yaştan, farklı gruplardan çok sayıda kişi İslam'a geçiyor." dedi.

Melara, Granada'daki Müslüman sayısının her geçen gün hızla arttığını işaret ederek "Camimizde kelimeişehadet getirerek Müslüman olanların sayısında çok ciddi bir artış gözlüyoruz. Mesela, 2024'ün aralık ayında aralarında kadınların da olduğu toplam 15 kişi burada Müslüman oldu. Geçen şubat ayında da 10 kişi camimizde kelimeişehadet getirerek İslamiyet'i seçti." diye konuştu.

"Ezanın yüksek sesle minareden okunduğu tek cami"

İspanya'daki Müslümanların kullandığı 1700 kadar ibadet yeri arasında ezanın yüksek sesle minareden okunduğu tek cami olan Ulu Cami'ye sahip olmalarını kendileri için "hediye" gibi gördüklerini söyleyen Melara, şöyle devam etti:

"Bu caminin burada olması gerçekten bir mucize. Tarihi bir dönüm noktası. 1492 yılında Endülüs İslam döneminin son toprağı olan Granada'nın düşmesinden sonra bu topraklarda, İber Yarımadası'nda İslam yok oluyor. Müslümanların günümüzde Granada'ya gelerek burada ibadet etmeleri manevi bir önem taşıyor."

Melara, caminin Müslüman yerel halk tarafından inşa edilmesi açısından Avrupa'da ilk olduğunu anımsatarak şunları kaydetti:

"Ulu Cami ayrıca Müslüman İspanyollar tarafından inşa edilen ilk cami olma özelliğine de sahip. Bu yüzden tarihi bir önemi var. Müslümanların İspanya'da yaşadığı son yer olan Granada gibi bir yerde, bu kutsal topraklarda, İslam'ın yeniden doğmasında bu caminin attığı tohumlar da önemli bir rol oynamıştır."

Melara, yılda yaklaşık 200 bin kişinin ziyaret ettiği Ulu Cami'nin çok farklı milletlerden Müslümanları bir araya getirdiğini söyledi.

"Dünyanın her tarafından gelen Müslüman kardeşlerimiz var." diyen Melara, sadece ramazan ayını geçirmek için Malezya'dan ya da ABD'den gelen Müslümanlar olduğu örneğini verdi.

İftar sofrasında Fas'ın geleneksel çorbası "Harira"

Ulu Cami Direktörü, aktivitelerinin en yoğunlaştığı dönemin ramazan ayları olduğunu vurgulayarak cami imamının iftar öncesinde dersler verdiğini, oruçlarını geleneksel olarak su, süt ve hurmayla açtıklarını anlattı.

Melara, "Birlikte akşam namazını kıldıktan sonra da Cami Vakfı olarak Fas'ın geleneksel çorbası "Harira" (nohut, mercimek, domates ve erişte konuluyor) ikram ediyoruz. Sonrasında kısa bir boşlukta aileler bir araya geliyor, sohbetler oluyor ve teravih namazına geçiliyor. Sahur için de yemek veriyoruz." ifadelerini kullandı.

"Önümüzdeki en büyük zorluk çocuklarımızın eğitimi"

Diğer yandan Granada Belediyesi ve Endülüs Özerk Hükümeti ile çok iyi ilişkiler içinde olduklarını aktaran Melara, mevcut Müslüman mezarlığının genişletilmesi için talepleri olduğunu, olumlu sonuçlanacağını umduklarını dile getirdi.

Cami Direktörü Emir Hisham Milara, "Ancak önümüzdeki en büyük zorluk çocuklarımızın eğitimi zira Müslümanların sayısını artırmak elbette önemli ama ikinci nesillere İslam dininin öğretilmesini sağlamlaştırmamız gerekiyor. Odaklanmamız gereken başlıca konu, eğitim." dedi.

Kaynak: Diyanet Haber

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.