Farzet ki Rasulullah'ın Huzuruna Çıktın!

Ey Kardeşim! İşte bu hadîs-i şerîfte müjdelenen, özlenen kardeşler inşâallâh bizleriz. İnşâallâh bizler o şerefe layık olanlardan oluruz! Asr-ı Saâdet’ten hasretle gönderilen o selâmı işitsin rûhun; aynı aşk ve hasretle selâmına karşılık vermek de nasibimiz olsun!

Bir gün bir âmâ Peygamber Efendimizin huzuruna gelerek:

“-Yâ Rasûlâllah! Duâ et, gözlerim açılsın!” dedi.

Peygamber Efendimiz, ona şöyle bir tavsiyede bulundu:

“-Şimdi sen evine git, güzelce bir abdest al. Ardından iki rekât nâfile namaz kıl, sonra da şöyle duâ et: «Yâ Rabbi! Rahmet Peygamberi olan benim peygamberim Muhammed -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in adıyla Sen’den istiyor ve Sana yöneliyorum! Yâ Muhammed! Senin vasıtanla Rabbine yöneliyorum ve O’ndan gözlerimi açmasını niyaz ediyorum. Allâh’ım! Sen, O’nun benim hakkımdaki şefaatini kabul eyle!»

Osman ibni Huneyf, sözüne şöyle devam etmiştir:

“-Âmâ adam evine döndü. Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in dediğini yaptı. Allah Teâlâ da onun gözlerini açtı. (Tirmizî, Deavât, 118/3578; İbn-i Mâce, İkâme, 189)

Farzet ki, o gün Rasûlullâh’ın huzuruna çıkan sensin ve Peygamber Efendimiz’e derdini açtın. O da sana bu hâcet namazını tavsiye etti. Haydi, kalk, güzelce bir abdest al ve huzur-i kalple, kalbin sahibi olan Yüce Rabbine yönel! Ve Peygamberimiz hürmetine duâ et! Bakalım yüreğindeki huzursuzluk ve sıkıntıdan bir eser kalacak mı?

PEYGAMBERİMİZ'İN SÜNNETİNE RİAYET ETMENİN ÖNEMİ

Vefatına yakın Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, ashâbıyla birlikte kabristana gitti ve:

“–Allâh’ın selâmı üzerinize olsun ey mü’minler diyârının sâkinleri! İnşâallah bir gün biz de size katılacağız. (…) Kardeşlerimizi görmeyi çok isterdim. Onları ne kadar da özledim!” buyurdu.

Ashâb-ı kirâm:

“–Biz Sen’in kardeşlerin değil miyiz yâ Rasûlâllah?” dediler.

Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:

“–Sizler benim ashâbımsınız. Kardeşlerimiz ise henüz gelmemiş olanlardır.” buyurdu. Bunun üzerine ashâb-ı kirâm sordu:

“–Ümmetinden henüz gelmemiş olanları nasıl tanıyacaksın, ey Allâh’ın Rasûlü?”

Fahr-i Kâinat -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz:

“–Bir adamın alnı ve ayakları ak olan bir atı olduğunu düşünün. Adam bu atını, hepsi de simsiyah olan bir at sürüsü içinde tanıyamaz mı?” diye sordu. Sahâbe:

“–Evet, tanır ey Allâh’ın Rasûlü!” dediler. Bunun üzerine Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu:

“–İşte onlar da abdestten dolayı yüzleri nûrlu, el ve ayakları parlak olarak geleceklerdir. Ben önceden gidip (Kevser’den) ikrâm etmek için havuzumun başında onları bekleyeceğim.

Dikkat edin! Birtakım kimseler, yabancı devenin sürüden kovulup uzaklaştırıldığı gibi benim havuzumdan kovulacaklar. Ben onlara; «Buraya gelin!» diye nidâ edeceğim. Fakat bana:

«–Onlar Sen’den sonra hâllerini değiştirdiler, (Sen’in Sünnet’ini tâkip etmeyip başka yollara saptılar.)» denilecek. Bunun üzerine ben de;

«–Uzak olsunlar, uzak olsunlar!..» diyeceğim.” (Müslim, Tahâret, 39; Fedâil 26)

Kaynak: Halime Demireşik, Şebnem Dergisi, 130. Sayı, Aralık 2015

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.