Fatih Sultan Mehmet'in Babasına Müthiş Cevabı

II. Murad’ın, tahtı on iki yaşındaki oğlu Fatih Sultan Mehmet’e bırakması, bütün Osmanlı düşmanlarını harekete geçirdi. Tahtta olan Fatih Osmanlı üzerine ilerleyen Haçlılara karşı babasına müthiş bir mektup yazdı.

II. Murat'ın tahtı küçük yaştaki oğluna bırakması üzerine Karamanoğlu, Macar kralına bir mektup yazarak:

“Türk’e bundan daha a‘lâ bir fırsat bulamazsın! Zira Osmanoğlu deli olup on iki yaşındaki oğlunu tahta geçirdi. Siz oradan, ben buradan Osmanlı’nın işini bitirelim.” dedi.

Sultan Murad Han’la on yıllık anlaşma yapmış bulunan Macaristan kralı da, aynı fâsid düşünceler içinde olduğundan, gûyâ bu bulunmaz fırsatı değerlendirmek istedi. Anlaşmanın daha mürekkebi bile kurumamıştı ki, o, bundan caymanın çarelerini aramaya başladı. Zira İncîl üzerine el basarak yemin etmişlerdi. Bundan dolayı papalıktan fetvâ istediler. Verilen fetvâda:

“Türkler, Hazret-i Îsâ’nın ulûhiyyetini inkâr ettikleri için -hâşâ- kâfirdirler. Kâfirler ile -velev- İncîl üzerine yemin edilerek anlaşma yapılsa bile bundan dönmek câizdir!” deniliyordu.

Bunun üzerine müslümanlara karşı yapılan yeminin bir hükmü olmadığı yolunda fetvâyı alan Macaristan kralı, büyük bir müttefik haçlı ordusu teşekkül ettirerek Osmanlı hudutlarına saldırdı. Hızla içerilere doğru ilerlemeye başladı.

O sırada on üç yaşına girmiş bulunan zekî pâ­di­şah Fatih Sultan Mehmet, dîvânı toplayıp durumu değerlendirdi ve babasını tahta çağırmaya karar verdi. Karar, bir heyetle 2. Murad’a bildirildiğinde o mütevâzı insan bunu kabûle yanaşmadı:

“–Oğlumuz Mehmet’e pâ­di­şahlığı vermekten maksadımız, kalan öm­rü­müzü ibâdât ü tâat üzere geçirmektir. Eğer sahip olduğu pâ­di­şahlık ken­disine lâzımsa, dîn ve devleti muhâfaza eylesin!..” dedi.

Bunun üzerine oğlu 2. Mehmet, babası 2. Murad’a şu meş­hur ve tâ­rihî cevabı gönderdi:

“–Devletlü babam! Dîn ve devlet tehlikededir. Eğer pâ­di­şah iseniz, buyurun ordunuzun başına geçin!.. Yok eğer pâ­di­şah ben isem, sizi, orduma başkumandan olarak nasb ve tâyin eyliyorum!..”

Bunun üzerine 2. Murad, mecbûren oğlunun dâvetine icâbet ederek der­hâl harekete geçti. Çok kısa bir zaman içerisinde de muhteşem bir orduyla Varna Meydanı’nda düşmanın karşısına çıktı. Haçlılar, bu âni ve hızla gelişen seyir karşısında şaşırdılar ve karşılarında 2. Murad’ın kumandanlığında güçlü bir Osmanlı ordusu görünce iliklerine kadar ürperdiler.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Abide Şahsiyetleri ve Müesseseleriyle OSMANLI, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

FATİH SULTAN MEHMET KİMDİR?

Fatih Sultan Mehmet Kimdir?

ÇANDARLI HALİL PAŞA KİMDİR?

Çandarlı Halil Paşa Kimdir?

ZAĞANOS PAŞA KİMDİR?

Zağanos Paşa Kimdir?

İSTANBUL’UN FETHİ

İstanbul’un Fethi

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.