Fatiha Okumadan Namaz Olur mu?

Fatiha suresi okumadan namaz olur mu? Namazda Fatiha okumanın hükmü nedir? Namazda Fatiha okumak ile ilgili hadis hangisi? Dr. Murat Kaya anlatıyor...

Ebû Katâde (r.a) şöyle buyurmuştur:

“Nebiyy-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) öğle namazının ilk iki rekâtında Fâtihatü’l-Kitâb ile birer sûre tilâvet ederlerdi. İlk rekâtta uzun sûre, ikincisinde kısa sûre okur, okudukları âyeti bazen bize duyururlardı. İkindi namazında ilk iki rekâtta Fâtiha ile birer sûre tilâvet eder ve birincisinde uzun, ikincisinde kısa sûre okurlardı. Sabah namazının da ilk rekâtında kıraati uzatır, ikincisinde kısaltırlardı.” (Buhârî, Ezân, 96)

HADİSTEN NE ANLAMALIYIZ?

İlk iki rekâtta Fatiha ile bir sûre okumak gerektiği bu hadisten anlaşılmakta­dır. Hanefilere göre, farz olan, mutlak kıraat olup, kıraatin Fâtiha ile tahsisi vaciptir. Diğerleri ise Fâtiha okumanın farz manasına vacip olduğunu söylerler. Sûre ilave etmek de Hanefilere göre farz manasına olmayarak vaciptir. Diğer üç imama göre ise sünnettir.

Yine bu hadisten, tam sûre okumanın, daha uzun bir sûreden o miktarda âyetler okumaktan efdal olduğu anlaşılmıştır. Bununla birlikte uzun sûreyi tamamlamadan rükûa varmakta da beis yoktur.

Bu rivayet aynı zamanda ilk rekâtta okunan sûre veya âyetlerin, ikinci rekâtta okunanlardan daha uzun tutulmasının müstehap olduğuna delalet etmektedir. (Ahmed Naîm Efendi, Tecrîd-i Sarîh Tercemesi, II, 742)

İslam ve İhsan

NAMAZ NASIL KILINIR?

Namaz Nasıl Kılınır?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • Böyle güzel çalışmalar dan dolayı Allah razı olsun.
    Hizmetimiz dâim olsun inşallah

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.