Fâtıma Binti Kays (ra) Kimdir?

 Fâtıma binti Kays radıyallahu anhâ Medine’ye hicret eden ilk muhacir hanım sahâbîlerden!.. Keskin zekâsı, görüş ve kanaatlerinde isabeti ile çevresinde tanınmış, olgun bilgili ve anlayışlı bir hanım!.. Hz. Ömer (r.a)’ın şehâdetinden sonra İslâm Şûrasının evinde toplanıp müzakereler yaptığı görüşünün alındığı bahtiyar bir hanım!... Kûfe emirlerinden Dahhak İbni Kays’ın ablası...

Fâtıma binti Kays (r. anhâ) Mekkeli olup Fihreoğulları kabîlesine mensuptur. Hicretten önce İslâm’la şereflenmiştir. BabasıKays İbni Hâlid el-Kureşiy’dir. Annesi, Kinane oğulları kabilesinden Ümeyye binti Rebia’dır. O ilk evliliğini Ebû Amr Hafs İbni Muğîre ile yapmıştı. İslâm’la şereflendikten sonra Allah ve Resûlüne tam teslim oldu. Fahr-i Kâinat sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz Medine’ye hicret edince doğup büyüdüğü Mekke şehri kendisine dar geldi. Rasûlullah’a (s.a.v)’ olan muhabbet onu da İslâm uğrunda Mekke’den Medine’ye hicret ettirdi.

BOŞANAN KADIN NAFAKA ALABİLİR Mİ?

Fâtıma binti Kays (r. anhâ) boşanması fıkhi hükümlere konu olan bir hanım sahâbîdir. Kocası Ebû Amr İbni Hafs Muğîre onu boşadı. Bu kararını Ayyaş İbni Ebi Rebîa vasıtasıyla hanımına bildirdi. Ayyaş ile bir miktar da yiyecek gönderdi.

Fâtıma binti Kays (r. anhâ) zekî bir hanımefendiydi. Onun gönderdiği yiyeceği kabul etmedi. Evinde oturmak istediğini ve kendisine nafaka bağlanmasını taleb etti. Fakat kocasının ailesi buna karşı çıktı. Nafaka bağlanmasını reddetti. Bunun üzerine Fâtıma (r. anhâ) her zaman olduğu gibi meselelerini çözme konusunda hemen Rasûlullah (s.a.v) Efendimize müracaat etti. Onun vereceği karara gönül rahatlığı ile teslim olacağını bildirerek durumunu arz etti. Efendimiz ona şu açıklamada bulundu:

Boşanmış bir kadının kocasından nafaka almaya ve onun evinde oturmaya hakkı olmadığını bildirdi. Ona iddetini geçirmesi için önce Ümmü Şerik (r. anhâ)’nın evinde kalmasını tavsiye etti. Sonra daha rahat edebileceğini düşündüğü amcazâdesi âmâ sahâbî Abdullah İbni Ümmü Mektûm (r.a)’ın evinde iddetini tamamlamasına işaret buyurdu. İddet sûresi dolunca kendisine haber vermesini ve onu evlendireceğini söyledi.

Fâtıma (r. anhâ) zekî, bilgili, anlayışlı ve olgun bir hanımdı. İddet müddeti bitince kendisiyle evlenme teklifleri gelmeye başladı. Muâviye İbni Ebû Süfyan ve Ebû Cehm Âmir İbni Huzeyfe onunla evlenmek istediler. O, Rasûlullah (s.a.v) Efendimizden habersiz ayrı bir iş yapmayı hiç düşünmezdi. Zâten kendisine iddet süresi dolunca gelmesini söylemişti. Allah’a ve Resûlüne teslimiyet ve muhabbet de böyle davranmayı gerektirirdi. O bu konuda da Efendimizin fikrine ve tavsiyesine uyma kararında idi. Ona göre hayatta en önemli şey Efendimizin gösterdiği çizgide yürüyebilmekti. Onun sözlerine, işaretlerine dikkat edip, emir ve tavsiyelerini yerine getirmekti.

Fâtıma (r. anhâ) durumu İki Cihan Güneşi Efendimize nakletti. Kendisiyle evlenme talebinde bulunan kişiler hakkında görüşlerini sordu. Onun bu soruları kıyamete kadar gelecek ümmetin dünürlük konusunda gösterilmesi gereken edebe, âdaba ve istişarelerdeki dürüstlüğe rehberlik etti. Bilgilenme konusundaki samimi davranışların nasıl olması gerektiğine açıklık getirdi. Evlilik öncesi adaylar hakkında bilgi edinilmesinin tarafların hakkı olduğunu ve adaylar hakkında bilinenlerin net söylenmesi gerektiğini bu konuda söylenen şeylerin gıybet olmayacağını duyurdu.

Fâtıma binti Kays (r. anhâ)’nın bizzat kendisinin rivayet ettiği hadis-i şerifte bu konu şöyle nakledilmektedir:

Fâtıma binti Kays radıyallahu anhâ şöyle dedi:

Nebî sallallahu aleyhi vesellem’e geldim ve:

– Ebû Cehm ve Muâviye İbni Ebû Süfyan beni istiyorlar (ne dersiniz?) dedim.

Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem bana:

“ – Muâviye malı olmayan fakirin biridir. Ebû Süfyan Cehm ise, sopasını omuzundan indirmez.”buyurdu. (Riyazussalihin Terceme ve Şerhi, c. 6, s. 475-477 Müslim, Talak 36. Tirmizi, Nikah 38)

Fahr-i Kâinat (s.a.v) Efendimiz Fâtıma (r. anhâ)’nın sorusuna çok açık bir şekilde cevap vermiş oldu. Birinci teklif eden hakkında: “Malı olmayan fakirin biri” diğeri için de “omuzundan sopasını eksik etmeyen yani kadınları çokça döven biri” olarak onu bilgilendirdi.

Resûl-i Ekrem (s.a.v) Efendimiz bu sözleriyle ümmete büyük dersler vermiştir. Bu hassas konuya mü’minlerin dikkatini çekmiştir. Kurulacak bir yuva öncesinde fikri sorulan kişinin adaylar hakkında bildiklerini herhangi bir karalama gayesi gütmeksizin söylemesi gerektiğine işaret etmişlerdir. Bu şekildeki bir davranışın gıybet sayılmayacağını ilân etmişlerdir.

İki Cihan Güneşi efendimiz görüşlerini bu şekilde açıkladıktan sonra Fâtıma (r. anhâ)’ya Üsâme İbni Zeyd (r.a) ile evlenmesini tavsiye etti. Fâtıma (r. anhâ)’nın teslimiyeti tamdı. Ama Üsâme’nin gençliği onun gönlüne takılır gibi olmuştu. Efendimiz onun bu hâlini anladı ve tekrar Üsame ile evlenmesine işaret buyurdu. O da kabul etti. Fâtıma (r. anhâ) açık fikirli, gönlü şefkat ve merhamet dolu bir hanım idi. Bu evlilikten çok memnun olduğunu ve Üsâme (r.a)’ın olgunluğuna hayran kaldığını sonradan itiraf etmiştir.

İSLAM NE GÜZEL

İslâm ne güzel din!.. İman ne güzel nimet!.. Mü’minlik ne büyük şeref!.. Ashâb-ı Kiram bu güzel ahlâk ile yetişti!.. Gösterdikleri teslimiyet, muhabbet ve olgunluklarıyla yeryüzü yıdızları haline geldiler!.. İmanın meyvesi güzel ahlâklarıyla ümmete örnek teşkil ettiler... Allahım bizlere de o güzellikler içinde ömür sürmeyi nasib et!..

Fâtıma (r. anhâ)’nın naklettiği bu hadis-i şerifte dikkatimizi çekecek bir husus da şudur: Efendimiz, Muâviye için “malı olmayan fakirin biri” derken onun durumunu ortaya koymuştur. Yoksa fakirlik evliliğe mâni değildir. Ancak erkeğin, yöre şartlarına göre hanımını geçindirecek bir gelire sahip olması ailenin huzuru bakımından önemlidir.

EVLİLİKTEKİ ÖNEMLİ KUSUR

Ebu Cehm’in kadınları çok dövmesi de aile seâdeti noktasından önemli bir kusurdur. Erkek için bir eksikliktir. Efendimiz erkek ve kadını bu hususta da uyarmaktadır. Fâtıma binti Kays (r. anhâ) Resûl-i Ekrem (s.a.v) Efendimizden otuz dört hadis-i şerif nakletmiştir. Kendisinden, Şa’bî başta olmak üzere Tâbiûn neslinin büyüklerinden bazıları hadis rivayet etmiştir.

Fâtıma binti Kays (r. anhâ) Hz. Ömer (r.a)’in şehadetinden sonra halifelik müzâkelerinin evinde yapıldığı bahtiyar bir hanımdır. Onun İslâmî konulardaki hassasiyeti, bilgisi ve Rasûlullah (s.a.v) Efendimize olan bağlılığı evini meclis-i şûra yapmıştır. Sır saklayan bir hanımdı. Hanesinde görüşülenler dışarıya sızmazdı. Halife seçimi konusu da çok hassas ve müslümanların en önemli konusu idi. Bu yüzden Şûra Meclisi onun evinde toplanmıştı.

Fâtıma (r. anhâ) hayatının son dönemlerini, Kûfe vâlisi kardeşi Dahhak İbni Kays’ın yanında geçirdi. Orada iken 674 miladi senede vefat etti.

Allah ondan razı olsun. Rabbimiz bizleri şefaatlerine nâil eylesin. Amin.

Kaynak: Mustafa Eriş, Altınoluk Dergisi, Sayı: 237, Kasım 2005

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.