Fâtıma en-Nîşâbûriyye Kimdir?

KİM KİMDİR?

Fâtıma en-Nîşâbûriyye (r.anha) kimdir? Hâtun evliyâların büyüklerinden Fâtıma en-Nîşâbûriyye’nin (r.anha) kısaca hayatı, hikmetli söz ve tavsiyelerinden bazıları...

Fâtıma en-Nîşâbûriyye radıyallahu anha, hâtun evliyâların büyüklerindendir. Horasanlıdır. Mekke-i mükerremede otururdu. Bâyezîd-i Bistâmî’nin medh ve iltifâtına mazhar olmuştur. Zünnûn-i Mısrî kendisine birçok mes’elelerde danışmıştır. (Editörün notu)

FÂTIMA EN-NÎŞÂBÛRİYYE’NİN SÖZ VE TAVSİYELERİ

Allâh’ın yakınlığına mazhar olmak; O’na samimiyet ve gayretle ibadet etmeye bağlıdır. Takvâ ölçüleriyle, yani Allah Teâlâ’nın emir ve yasaklarına, başka bir ifadeyle koymuş olduğu sınırlara titizlik göstermek; Allâh’a yaklaşmanın olmazsa olmaz şartıdır. İslâm’ın koyduğu esaslara riâyet etmeden kulluk da olmaz, hakikî mânâda Allâh’a yakınlık da… Bu hususta:

“Kim her hâlinde Allâh’ı(n hükümlerini) gözetmezse, her meydanda (derecesinden) aşağı düşer ve her dilde konuşur. Yüce Allâh’ı(n rızâsını) gözeten kimse, doğru olan hâlden başka, her şeyde dilini tutar. Allah’tan hayâ eder ve ihlâs ile O’na kulluk yapar.” diyen Fâtıma en-Nîşâbûriyye -rahmetullâhi aleyhâ-; kendisini Hak yoluna adamış, kulluktaki ihlâs ve gayretiyle, benliğinden sıyrılarak nice mânevî makamların sahibi olmuştur.

Bâyezîd-i Bistâmî, Fâtıma Hanım’ın bu hâli için:

“-Fâtıma’nın benzeri bir hatun görmedim. Onun yanında mânevî makamların hangisinden söz açtımsa, kendisini o makamdan haberdar buldum.” demiştir.

Zünnûn-i Mısrî Hazretleri, Fâtıma en-Nîşâbûriyye -rahmetullâhi aleyhâ- ile Beytü’l-Makdis’te (Kudüs’te) bir araya geldikleri zaman kendisine:

“-Bana vaaz ve nasihat et!” demiştir.

Fâtıma en-Nîşâbûriyye Hazretleri de ona şu tavsiyede bulunmuştur:

“-Doğruluktan ayrılma! Davranış ve sözlerinde nefsinle cihâd et! Çünkü Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: «(Onların vazifesi) itaat ve güzel sözdür. İş ciddiye bindiği zaman, Allâh’a verdikleri söze sadâkat gösterselerdi, elbette kendileri için daha hayırlı olurdu.» (Muhammed, 21)”

Yine Zünnûn-i Mısrî’ye:

“-Gördüğün kimseler arasında en yücesi kimdir?” diye sorulduğunda:

“-Mekke’de gördüğüm bir kadından daha yüce birisini görmedim. Ona, Fâtıma en-Nîşâbûriyye deniliyordu. Kur’ân-ı Kerîm’in tefsiri konusunda hayrete düşürecek kadar bilgiliydi. O, Allâh’ın velilerinden bir veliydi. O benim üstâdımdır.” diye cevap vermişti.

Fâtıma Hanım’ın gönül dünyasına gıpta ile bakan mânâ erleri, kendisini her zaman takdirle anmış, onun ilminden her dâim istifade etmişlerdir. Bu da mârifet ve mânâ âleminde seyyah olmanın önemli esaslarından birinin, ilimde de kemâlât sahibi olmayı gerektirdiğini göstermektedir. Her ne kadar mevhibe-i ilâhî olarak bazı kimselere bazı ilâhî sırlar ayân olsa da, başka insanları irşad ve rehberlik için ilim ve hikmete muttalî olmak şarttır.

Kendisine müracaat edip “yapılacak bir işle ilgili” sebep arayan birine hitâben:

“-Dünyada, sebep arayandan daha değersiz bir sûfî yoktur.” demiştir.

Zira müsebbibü’l-esbâba, sebep ve vesîleleri yaratan Allâh’a bağlanan kimse, O’ndan gayrı kimseyi gereğinden fazla gözünde büyütmez!

Şu kıymetli sözler de onun mânevî dünyasının yansımalarıdır:

“Müşâhede üzere Allah için çalışan, âriftir. Allâh’ın her an kendisini müşâhede ettiği şuuruyla çalışan da muhlis...”

 “Bugün sâdık ve müttakî olanlar, dalgalı bir denizde gibidir. Onlar, Rabbine «boğulan kimsenin hâlisâne duâsıyla» duâ ederler. Rabbinden kurtuluş ve selâmet isterler.”

Gerçekten duâ ederken asıl olan, bütün dünyevî kapılardan geçerek kalbi sırf Allâh’a bağlamak; O’ndan medet gelmese yok olup gidecekmiş şekilde yakînî bir îman ve bağlılıkla duâ etmektir.

Fâtıma en-Nîşâbûriyye -rahmetullâhi aleyhâ-; hicrî 223 yılında umre yolunda iken Mekke’de vefat etmiştir. Allah kendisine rahmet ve mağfiretiyle muâmele eylesin. Bize de onun mânevî dünyasından feyz dolu hisseler nasip eylesin. Âmîn.

İstifade Edilen Kaynaklar:  Ebû Abdurrahman es-Sülemî, Sûfî Kadınlar, İstanbul, 2012, sh: 67-69; Mehmed Emre, Hanım Sahâbeler, İstanbul, 2019, sh. 293-294.

Kaynak: Merve Güleç, Altınoluk Dergisi, Sayı: 450