Fecir (Fecr) Ne Demek?

NE NEDİR?

Fecir (fecr) nedir, ne anlama gelir? Fecir (fecr) kelimesinin sözlük anlamı nedir? Fecir (fecr) vakti ne zamandır? Kur’an’da ve hadislerde fecir (fecr) vakti.

Fecir, “Güneşin doğmasından önce beliren tan yeri ağarması” demektir.

FECİR (FECR) NEDİR?

Arapçada “yarmak, bir şeyi iki parçaya ayırmak, açığa çıkarmak, suya yol vermek” gibi anlamlara gelen fecir (fecr) isim olarak güneşin doğmasından önceki tan yeri ağarmasını ifade eder. Türkçede “şafak sökmesi, gün ağarması, sabahın alaca karanlığı” denilen bu olay, gece ile gündüzü birbirinden ayırdığı veya gündüz aydınlığını ortaya çıkardığı için fecir diye adlandırılmıştır. Fecir vakti fıkıhta, özellikle sabah namazının vaktinin girdiğini veya sahur vaktinin bitip oruç tutma (imsak) zamanının başladığını bildirmesi açısından önem taşıdığından dinî literatürde bu vaktin tanım ve belirlenmesinin ayrı bir dikkatle ele alındığı görülür.

KURANDA VE HADİSLERDE FECİR (FECR) VAKTİ

Kur’an’da fecir kelimesi, oruç ve namazla ilgili bazı dinî hükümlerin bildirilmesi (el-Bakara 2/187; el-İsrâ 17/78; en-Nûr 24/58), yemin (el-Fecr 89/1) ve Kadir gecesinin fazileti (el-Kadr 97/5) gibi münasebetlerle beş âyette geçmektedir. Bu âyetlerin hepsinde fecir, örfen yaygın kullanımına da uygun olarak “tan yeri ağarması, şafak vakti” anlamını taşımakla birlikte fecir vaktinin başlama ve bitiş sınırıyla ilgili olarak âyetlerde bir açıklama yer almaz. Ancak bunlardan oruçla ilgili âyette, “Sabahın beyaz ipliği (aydınlığı) siyah iplikten ayırt edilinceye kadar yiyin, için, sonra akşama kadar orucu tamamlayın” (el-Bakara 2/187) cümlesiyle fecir vaktinin başlangıcına işaret edilmiştir.

Kaynaklarda, bu âyetin önce, “Beyaz iplik siyah iplikten ayrılıncaya kadar yiyin, için” kısmının nâzil olduğu, bazı sahâbîlerin âyeti zâhirî ve lafzî mânasına hamlettiği, Hz. Peygamber’in ise siyah ve beyaz iplikle ilgili olarak, “Biri gecenin karanlığı, diğeri gündüzün aydınlığıdır” şeklinde bir açıklama getirdiği, daha sonra da âyetin “mine’l-fecr” kısmının nâzil olarak âyetteki kısmî kapalılığın giderildiği rivayetleri yer alır. (Buhârî, “Tefsîr”, 2/28; Müslim, “Ṣıyâm”, 34-35; Cessâs, I, 284; İbn Kesîr, I, 319)

Hz. Peygamber, İbn Ümmü Mektûm’un fecir vaktinde okuduğu ezandan önce Bilâl-i Habeşî’nin uyarı maksadıyla okuduğu ezanı kastederek, “Bilâl’in ezanı hiçbirinizi sahur yemeğinden alıkoymasın; çünkü Bilâl henüz gece iken ezan okur. Onun bu ezanı sizden ibadette bulunana (teheccüd namazı kılana) haber vermek, uykuda olanı da uyandırmak içindir” dedikten sonra fecir vaktinin iyice anlaşılması için parmaklarını yukarıya kaldırıp aşağıya diker ve, “Fecir beyazlığın böyle açığa çıkması değildir, tâ ki şöyle olmayınca” der. Bunu söylerken de şahadet ve orta parmağını üst üste bindirip sağa sola uzattığı rivayet edilir. (Buhârî, “Eẕân”, 13; Müslim, “Ṣıyâm”, 38; Ebû Dâvûd, “Ṣavm”, 17) Başka bir hadiste de Resûl-i Ekrem, “Bilâl ezanı gece okuyor. İbn Ümmü Mektûm ezan okuyuncaya kadar yiyip içebilirsiniz. Çünkü o fecir doğmadan ezan okumaz” demiştir. (Buhârî, “Ṣavm”, 17; Müslim, “Ṣıyâm”, 36-37)

Kaynak: DİA