Fedakârlık Olmadan Gerçek Bir Mümin Olunmaz

İSLAM VE İHSAN

Fedakârlık olmadan gerçek bir mümin olunabilir mi?

Fedakârlık, kâmil bir Müslümanın kalbinde hiç sönmeyen bir ateştir. Fedakârlık, kulu kalben Rabbine yönlendiren en mûtenâ insanlık cevheridir.

FEDAKÂRLIK OLMADAN GERÇEK BİR MÜMİN OLUNMAZ

İnsanlığın ahlâkı, Kur’ân ile kemâle ermiştir. Kur’ân-ı Kerîm’de, Allâh’ın rızâsına nâil olabilmemiz için ihlâslı bir fedakârlıkta bulunmamız emredilmektedir. Fedakâr bir mü’min, bütün güzel sıfatları kendisinde cem eder. Fedakâr bir mü’min; cömert, merhametli, mütevâzı, hizmet ehli ve ruhlara ebedî hayat aşısı yapan bir gönül doktorudur. Fedakâr bir mü’min, îsar sahibidir, yani kendisi de muhtâc olduğu hâlde, mü’min kardeşlerini kendisine tercih ederek elindeki imkânı onlara devredebilme fazîletini gösterebilen kimsedir.

Yine fedakâr bir mü’min, Allah yolundaki her hizmeti muhabbet ve şefkatle îfâ eden ümit ve îman menbaıdır. O, ruhlara huzur bahşeden her gayretin ön safında bulunur. Yine o, sözleriyle, davranışlarıyla, örnek ahlâkı ile dâimâ Allâh’ın rızâsını talep hâlindedir. O, dertlinin, muzdaribin yanında, kimsesizlerin ve ümitsizlerin baş ucundadır. Zira bir mü’minde îmânın ilk meyvesi rahmet, merhamet ve fedakârlıktır.

Yine Kur’ân-ı Kerîm’de karşımıza çıkan ilk ilâhî sıfatlar “Rahmân” ve “Rahîm”dir. Rabbimiz, yüce zâtının, “merhametlilerin en merhametlisi” olduğunu müjdeler ve kuluna kendisinin ahlâkıyla ahlâklanmasını emir buyurur. Dolayısıyla Hakk’a muhabbetle dolu bir mü’min yüreğinin, Rabb’in bütün mahlûkâtını şefkat ve merhametle kuşatması, bu uğurda fedakârlıklara katlanması îcâb eder.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, 12 Saadet Damlaları, Erkam Yayınları