Felah Demek?

Felah nedir, ne anlama gelir? Felah kelimesinin sözlük anlamı nedir? Kur’an’da ve hadislerde felah kelimesi nasıl geçmektedir? Felah kelimesi ile ilgili cümleler.

Felâh “kurtuluş, selamet, onma” demektir.

FELAH NEDİR?

Felâh, sözlükte “arzu edilen şeyleri elde etme, istenmeyen şeylerden kurtulma, hayır, nimet, refah ve saadet içinde bulunma” gibi mânalar taşır. Felâh bir terim olarak, “kişinin dini ve ahlâkî yükümlülüklerini yerine getirmesinin sonucunda dünyada elde edeceği başarı ve mutlulukla âhirette ulaşacağı ebedî kurtuluş ve saadet”i ifade eder. İnsanın böyle bir sonuca ulaşabilmesinin, karşısına çıkan bütün engelleri aşması şartına bağlı olduğu dikkate alınırsa felâhın sözlük anlamı ile terim anlamı arasındaki bağlantı anlaşılır.

Râgıb el-İsfahânî felâhı dünyevî ve uhrevî olmak üzere ikiye ayırdıktan sonra birincisini dünya hayatını güzelleştiren uzun ömür, zenginlik, şeref ve bunların kazandırdığı mutluluk olarak yorumlamış, uhrevî saadeti de şu dört şeyle özetlemiştir: Ölümsüz bir ömür, hiçbir ihtiyaç unsuru taşımayan zenginlik, zillet şaibesinden arınmış bir şeref ve cehil karanlıklarından kurtulmuş bir ilim. (el-Müfredât, “flḥ” md.)

KUR’AN’DA FELAHA ERENLER

Felâhtan türetilen ve “felâha ulaşan, ebedî saadete eren” anlamına gelen müflih kelimesi Kur’ân-ı Kerîm’de çoğul şekliyle (müflihûn) bir övgü ifadesi olarak sadece müminler hakkında kullanılmaktadır. Kur’ân terminolojisinde genellikle, âhiret hayatında cehennemden kurtulup cennete girmeyi ve Allah’ın rızâsını elde etmeyi ifade eden felâh (el-Mü’minûn 23/1; el-Mücâdile 58/22), dünya hayatını gayba iman edip namaz kılmak, kendilerine ihsan edilen nimetlerden başkalarını da faydalandırmak, peygamberlere gönderilen kitaplara ve âhiret gününe kesinlikle inanmak suretiyle geçirenlere (el-Bakara 2/2-5), insanları hayra çağırıp iyiliği tavsiye eden ve kötülüklerden alıkoyanlara, faiz yemeyenlere (Âl-i İmrân 3/104, 130), içki, kumar, şirk, fal ve ezlâm gibi şeytanî tuzaklardan uzak duranlara (el-Mâide 5/90), zulüm ve haksızlığı irtikâp etmekten kaçınanlara (el-En‘âm 6/21, 135; Yûsuf 12/23), malları ve canlarıyla Allah yolunda cihad edenlere (et-Tevbe 9/88), Allah’a karşı kulluk görevlerini yerine getirip hayırlı işler yapanlara (el-Hac 22/77), namazlarını huşû ile ve devamlı şekilde kılan, boş sözlerden kaçınıp faydasız işlerle meşgul olmayan, ırz ve namuslarını koruyan, emanete riayet edip ahde vefa gösterenlere (el-Mü’minûn 23/1-10), Allah’ın emirlerine uygun hareket etmeye çalışan ve işlediği günahlardan dolayı tövbe eden kadın ve erkek müminlere (en-Nûr 24/31), kendilerini küfür ve mâsiyet gibi mânevî kötülüklerden arındırmış olanlara (el-A‘lâ 87/14; eş-Şems 91/9) vaad edilmektedir.

HADİSLERDE FELAH

Hadislerde felâh genellikle “Allah’ın affına ve afiyete mazhar olma, O’nun rızâsını elde etme” şeklinde tanımlanmış (Müsned, I, 257; III, 127); Allah’ın birliğine inanıp şirkten uzak duran (Müsned, III, 492; IV, 341), Hz. Peygamber’in yolundan giden (Müsned, II, 188) ve fitneden uzak kalabilen (Müsned, II, 441) müminlerin felâha erecekleri müjdelenmiştir.

Orucun gün boyu rahat bir şekilde tutulmasını sağladığı için sahur yemeğine (Müsned, IV, 272; İbnü’l-Esîr, III, 469), ayrıca ezan ve kāmette geçtiği üzere hayrın bekāsına ve ebedî kurtuluşa vesile olması dolayısıyla cemaatle kılınan namaza da felâh denmiştir. (Müslim, “Ṣalât”, 6, 12; Tirmizî, “Ṣalât”, 149; Nesâî, “Eẕân”, 3, 5) Kelimenin sadece günlük başarıyı (Tâhâ 20/64) ve kişinin tedavi sonrasında hastalıktan iyileşmesini (Müsned, IV, 427, 430; Ebû Dâvûd, “Ṭıb”, 7) ifade eden bazı kullanımlarına da rastlanmaktadır.

FELAH İLE İLGİLİ CÜMLELER

Müʼminler felâh buldu (kurtuldu). (el-Mü’minûn, 1)

***

Allah hakkında yalan uyduranlar asla felaha eremezler. (Yunus, 69)

***

Şu bizim halkı uyandırmadadır varsa felah. (Mehmet Akif Ersoy)

***

Şebim şeb değildi sabâhım sabâh / Ararken dil-i zâra gamdan felâh. (İzzet Molla)

***

Eğer gizlerseniz ikiniz için de felâh yoktur. (Sâmipaşazâde Sezâî)

***

Arş ileri, arş bizimdir felâh. (Nâmık Kemal)

***

Nefsin ıslah edilmesi bir farizadır, felâh bulmanın yoludur.. (Mahmud Esad Coşan)

İslam ve İhsan

KURTULUŞA EREN MÜMİNLER

Kurtuluşa Eren Müminler

40 YIL SONRA FELAHA EREN ADAM

40 Yıl Sonra Felaha Eren Adam

KURAN'DA FELAHA YANİ KURTULUŞA ERENLER OLARAK GEÇENLER KİMLERDİR?

Kuran'da Felaha Yani Kurtuluşa Erenler Olarak Geçenler Kimlerdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.