Fenâ-Fillâh ve Bakâ-Billâh Ne Demektir?

Tasavvuf

Fenâ-fillâh ve bakâ-billâh ne demektir? Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz cevaplıyor...

Fenâ-fillâh, Allah’ta fâni olmak demektir. Kulun beşerî vasıflardan ve aşağı arzulardan sıyrılıp ilâhî vasıflarla donanmasıdır. Allah’a koşup sığınmasıdır.[1] Kulun fâiliyet şuurunu kaybetmesi, “abd”ın yerine fâil olarak Allah’ın geçmesidir. Kulun fiilini görmemesi diye ifâde edebileceğimiz bu hâlde kulun yerine Allah kâim olur; Allah görür, Allah duyar ve Allah tutar. Bu sûretle: “Ben onun gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı olurum[2] kudsî hadîsinin hükmü gerçekleşmiş olur.

Kul, Allah ile o kadar meşgûl olur ki nihâyet “benlik” bilincini kaybeder. Bu hâle zikirle erişilirse “fenâ fi’l-Mezkûr”, muhabbetle erişilirse “fenâ fi’l-Mahbûb” denilir. Fenânın en yukarı derecesi fenâ ender-fenâ; yâni fenâ hâline erme şuurundan da fânî olmaktır. Fenâ hâlindeki kul, bâzı beşerî sıfatlarından kurtulursa da beşeriyet vasfından tamamen çıkmaz. Beşerî varlığının tek başına anlamının olmadığını; kâim bi-nefsih/varlığı kendinden olanın sâdece Allah olduğunu anlar.

Bakâ-billâh, kulda kötü sıfatların yerini iyilerinin alması, kendi sıfatlarının yerine ilâhî sıfatların geçmesidir. Nefsinden fânî olan, Hakk ile bâkî olur. Allah’ta fânî olan da Allah ile bâkî olur. Bu bir hulûl değil, aksine fenâ halidir. Bakâda fenâ hâline göre bir bilinç hâli vardır.

Dipnotlar:

[1].       Bkz. ez-Zâriyât, 51/50.

[2].       Buhârî, Rikak, 38.

Kaynak: Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, 300 Soruda Tasavvufi Hayat, Erkam Yayınları