Filistinli Genç Türkiye'ye Vefa Borcunu Ödemek İçin Kızılay Gönüllüsü Oldu

İsrail askerlerinin baskısı nedeniyle yaklaşık 4 yıl önce ailesiyle Türkiye'ye gelen 19 yaşındaki Abdullah Shaban, minnet borcunu ödemek için Kızılay gönüllüsü olarak ihtiyaç sahiplerine "iyilik eli"ni uzatıyor.

İsrail'in saldırıları ve kuşatması nedeniyle Filistin ve Gazze'de yaşanan insanlık dramının derin izler bıraktığı Shaban, 2020 yılında annesi, babası ve iki kardeşiyle Türkiye'ye geldi.

Ailesiyle Zonguldak'ta yaşamını sürdüren Shaban, eğitim hayatına ise açık öğretim lisesinde devam ediyor.

Gazze'de yaşadığı dönemde tüm zorluk ve kısıtlamalara rağmen Türk Kızılayın çalışmalarını yakından gören Shaban, Türkiye'ye olan vefa borcunu ödemek için Kızılayın yürüttüğü çalışmalara katılmaya karar verdi.

Türk Kızılay Zonguldak Şubesi yöneticileriyle görüşmesinin ardından kolları sıvayan Shaban, birçok yardım faaliyetinde yer aldı.

Şubeye ait depoda malzemeleri paketleyen, kolileri taşıyan Shaban, özel gereksinimli bir çocuğun evinin yenilenmesi çalışmasına katıldı, ihtiyaç sahiplerine giysi ve gıda malzemesi ulaştırılmasına katkı sağladı.

"Türk milletinin Gazze'de yaptığı faaliyetlerin insanlara ne kadar dokunduğunu Abdullah bize gösterdi"

Türk Kızılay Zonguldak Şube Başkanı Kürşat Yağız, Türk Kızılayın faaliyetlerini Gazze'de yakından gören Shaban'ın bundan etkilendiğini söyledi.

Kendisinin de Kızılayın iyilik hareketine destek olmayı istediğini aktaran Yağız, "Bize geldiğinde ve bunu duyduğumuzda bize duygulu anlar yaşattı. Bize, 'Siz benim halkıma yardım ediyorsunuz, ben de burada minnet borcumu ödemek için size yardım etmek istiyorum.' dedi. Kızılay gönüllüsü olarak bizimle kapı kapı gezerek ihtiyaç sahiplerine ulaşıyor." diye konuştu.

Yağız, Shaban'ın fedakarca çalıştığını anlatarak, "Türk Kızılay olarak özel gereksinimli kardeşimizin evini yenileme çalışmasında yer aldı. Badana boya yapımından gıda ihtiyaçlarının giderilmesine kadar birçok çalışmada yer aldı. Bağışçılarımızın desteğiyle öğrencilerin kıyafet ihtiyacını gideriyoruz. O çalışmalarda da Abdullah bize destek oldu. Kızılayın tüm gönüllülük faaliyetlerinde bulunuyor." ifadelerini kullandı.

Filistinli gencin özveriyle çalışmasının birçok kişiye örnek olduğundan bahseden Yağız, hiçbir işten kaçmadan, ne zaman ihtiyaç duyulsa görev aldığını kaydetti.

Yağız, Gazze'de yaşananlardan duydukları üzüntüyü dile getirerek, şöyle devam etti:

"Gazze'de insanlık dramı var. Türk Kızılay olarak dünyanın en büyük yardım organizasyonunu biz yapıyoruz. Oradaki faaliyetlerimizi tüm imkanlarımızla yapmaya çalışıyoruz. Zulümden kaçıp ülkemize yerleşen Abdullah gibi Gazzeli kardeşlerimiz var. Türk milletinin Gazze'de yaptığı faaliyetlerin insanlara ne kadar dokunduğunu Abdullah bize gösterdi. Minnet borcu hissetmiş. Türk milletine şükranlarını sunmak için 'Elimden gelen bu.' diyerek bizlere katıldı."

"Bütün faaliyetlere katılıyorum"

Abdullah Shaban da ailesiyle yaklaşık 4 yıl önce geldiği Türkiye'yi çok sevdiğini söyledi.

Türk Kızılayın Filistin ve Gazze'de insanlara yardımcı olduğunu belirten Shaban, "Ben de burada Türk halkı ve Kızılaya yardım için bulunuyorum. Bütün faaliyetlere katılıyorum. Türk Kızılayı Gazze'den biliyorum. Kızılay insanlar için iyi şeyler yapıyor. Ben de Türkiye'de yaşayan bir Filistinli olarak Türk Kızılay gönüllüsü oldum. Kızılay, Filistin'de insanlara yardım ediyor, ben de burada insanlara yardımcı olmaya çalışıyorum." şeklinde konuştu.

Shaban, Filistinli olduğunu söylediği zaman insanların kendisine sıcak davrandığını, bundan dolayı çok memnun olduğunu sözlerine ekledi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.