Fitre Vermenin Fazileti

Fitre, hemen herkesin verebilmesi için cüz’î miktarda belirlenmiş bir sadakadır. Ramazan ayında verilen Fitre ibadetinin fazileti nedir?

Abdülkâdir Geylânî Hazretleri buyurur:

“Fitre vermek, oruçlu için bir temizleyicidir… Oruçlunun eksiklerini tamamlar; sevâbını ikmâl eder. Tıpkı; işlenen günahlara tevbe-istiğfar gibi, yanlış kılınan namaz için yapılan sehiv secdesi gibi…”

Hac ve umre esnâsında, bazı hatâ ve kusurların kefâreti olarak sadaka vermek îcâb eder. Verilen bu sadakaların, o kusurları telâfî etmesi ümid edilir. Zâhiren hiç hatâ yapılmamış olsa bile, farkında olmadan yapılan kusurların affına vesîle olması, yahut da Rabbimiz’in lûtfettiği nîmetlerin şükrânesi olarak sadakalar verilir. Yine, vefât eden bir kimsenin ardından, yakınları ve sevenleri tarafından onun nâmına sadakalar dağıtılır ki, bu da onun günahlarının affına, derecesinin yükselmesine medâr olması ümidiyledir. Ramazan’da verilen fıtır sadakası (fitre) de bunun gibidir.

Nitekim Abdülkâdir Geylânî Hazretleri, Veki‘ bin Cerrah (r.a)’in şöyle dediğini nakleder:

“Namaz için sehiv secdesi ne ise, Ramazan ayı için de fitre odur. Bunun için Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, fitre vermeyi emretti. Tâ ki oruçlunun hatâ ve kusurlarını temizlesin, düzeltsin.”

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, fıtır sadakasını, imkânı olan kadın-erkek, büyük-küçük herkesin bayram namazına kadar vermesini istemiş ve ihtiyaç sahiplerini kastederek; “Onları bu (bayram) gününde aç dolaşmaktan kurtarınız!” buyurmuştur. (İbn-i Sa’d, I, 248)

Hanefî mezhebinde vacip; Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî mezhebinde ise farz hükmünde olan fıtır sadakası, bayram namazından önce verilirse makbul bir sadaka olur, bu namazdan sonraya kalırsa fıtrın dışında bir sadaka yerine geçer. İbn-i Mâce, Zekât, 21.

Şuna da dikkat etmeliyiz ki fitre, hemen herkesin verebilmesi için cüz’î miktarda belirlenmiş bir sadakadır. Lâkin Cenâb-ı Hakk’a şükrümüzü ve muhabbetimizi ifade için, bunun çok daha ötesinde ve imkânlarımızla mütenâsip seviyede infaklarda bulunmaya gayret etmemiz gerekir. Nitekim âyet-i kerîmede:

“Sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) infâk etmedikçe, birre (hayrın kemâline) eremezsiniz. Her ne infâk ederseniz, Allah onu hakkıyla bilir.” (Âl-i İmrân, 92) buyrulmaktadır.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altınoluk Dergisi, 2018 – Haziran, Sayı: 388, Sayfa: 032

İslam ve İhsan

ZEKAT NEDİR, KİMLERE VERİLİR VE NASIL HESAPLANIR?

Zekat Nedir, Kimlere Verilir ve Nasıl Hesaplanır?

FITIR SADAKASI (FİTRE) NEDİR?

Fıtır Sadakası (fitre) Nedir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.