Fransa'da İslam Karşıtlığı İki Kat Arttı

Fransa’daki yasal sınırlamalar içinde kalan on milyona yakın Müslüman İslam karşıtlığı ile karşı karşıya. Fransa İslamofobi İle Mücadele Derneği'nin (CCIF) yaptığı araştırmada, İslamiyet karşıtı saldırıların geçen yıla oranla yaklaşık yüzde elli arttığını bildirdi.

İslamofobi İle Mücadele Derneği'nin (CCIF) Paris'teki merkezinde düzenlenen basın toplantısında medyayla paylaşılan İslamafobi 2014 raporunda, Fransa'da yaşayan Müslümanlara yönelik saldırıların her geçen gün arttığı ve en çok genç, başörtülü kadınların hedef haline geldiği belirtildi.

CCIF'e telefon ya da elektronik posta ile yapılan başvuruların değerlendirildiği araştırmaya göre, 2013'de 691 saldırı kaydedildi. Bu rakamın bir önceki yıla oranla yüzde 47,3 arttığına dikkat çekilen raporda, 691 olaydan 640'nın bireyler, 51'nin de kurumlar tarafından yapıldığı vurgulandı. Raporda, bireyler tarafından yapılan eylemlerin 418'inde doğrudan hakaret, 43'ünde sözlü saldırı, 27'sinde fiziki saldırı, 88 vakada ise eleştiri ve tahrik olduğu bildirildi.

İslamafobik saldırıların genelde kamuya açık alanlarda ya da eğitim kurumlarında yaşandığını ortaya koyan raporda, bireyler tarafından yapılan 640 saldırının 180'nin eğitim kurumlarında, 72'sinin özel şirketlerde ve 64'nün de kamu hizmeti sırasında yaşandığı ifade edildi.

BAŞÖRTÜLÜ KADINLAR İLK HEDEF!

CCIF tarafından, 2013 Nisan-2014 Nisan tarihleri arasındaİslamobofik saldırıların nedenleri ve hedef kitlesiyle ilgili  yapılan başka bir anket ise ilk hedefin; genç başörtülü kadınlar olduğunu ortaya koydu. Araştırmaya katılanların yüzde 68'i hayatları boyunca en az bir kez İslamafobik saldırıların kurbanı olduğunu söylerken, kurbanların yüzde 72'sinin de başörtülü genç kadınlar olduğu ortaya çıktı. Fiziksel saldırıya uğrayanların yüzde 97'sinin kadın olduğuna dikkat çekildi.

Ankette, saldırıların en çok kamusal alanlarda, başkalarını gözü önünde yapıldığına işaret edildi. İslamofobik eylemlerin yüzde 26'sı kamusal alanlarda, yüzde 3'u toplu taşıma araçları ve kamu hizmetlerinde, yüzde 13'ü eğitim kurumlarında, yüzde 12'si mağazalarda, yüzde 8'si ise kişinin yakın çevresinde yaşanıyor.

"İslamofobik saldırıların nedeni nedir" sorusuna verilen cevaplara bakıldığında, medyanın payının büyük olduğu gözler önüne seriliyor. Ankete katılanların yüzde 78'i, saldırıların nedenini medyanın taraflı olmasına bağlıyor. Katılımcılara göre medyada İslam karşıtı söylemler giderek artarken, aynı oranda da normalleştirilmeye çalışılıyor. Ülke siyasetinin de İslam karşıtlığında rol oynadığını düşünen katılımcıların yüzde 50'si, politik söylemlerin İslamofobik eylemleri arttırdığı görüşünü paylaşıyor. Yüzde 41 ise bazı Müslümanların davranışlarının İslam karşıtlığına neden olduğunu savunurken, yüzde 35'i de saldırıların, Fransa'daki laiklik algısından kaynaklandığını düşünüyor.

MÜSLÜMANLARIN YÜZDE 78'İ SUSUYOR

Ankette öne çıkan başka bir başlık ise saldırıya uğrayanların sessiz kalması. Ankete göre, İslamofobik saldırı kurbanlarının sadece yüzde 22'si durum hakkında şikayette bulunurken, yüzde 78'i ise susmayı tercih ediyor. Ankette, sahip oldukları hakları ve nereye şikayette bulunacakları bilmeyen kurbanların genelde susmayı tercih ettiğini belirtildi.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.