Prof. Dr. Fuat Sezgin’in Başarılarla Dolu Hikâyesi

İlim ve alim ne demekmiş öğreten kişi: Prof. Dr. Fuat Sezgin’in başarılarla dolu hayat hikâyesi...

Henüz çok yeni kaybettiğimiz, yaşayan en önemli ve etkili ilim adamlarımızdan Fuat Sezgin Hoca, Ocak 1924’te Bitlis’te doğdu. İlkokulu Ağrı’da, ortaokul ve liseyi Erzurum’da bitirdi. Üniversite için 1943’te İstanbul’a geldi. Hayatının kalan kısmı için en önemli kararı o gün verdiğini muhtemelen bilmiyordu. İstanbul Üniversitesi Şarkiyat Araştırmaları Enstitüsü’nde eğitim aldı. Şarkiyat yani doğu ilmine olan ilgisi, aşkı ve elbette eşine az rastlanır gayreti onu gerçek bir alim yapacaktı. Burada tanıştığı Alman şarkiyatçı Helmut Ritter adeta hayatını değiştirdi. Ritter ile geçirdikleri özel zamanlarda onun ilim öğrenme şevkine, saatlerce yorulmadan çalışmasına hayran kaldı. Çok muhtemeldir ki onu örnek aldı. Ritter, Fuat Hoca’ya özellikle İslam Bilim Tarihi’ni çalışmasını tavsiye etti ve hikaye böylece başladı.

BUHARİ’NİN KAYNAKLARI – FUAT SEZGİN

1951’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ni bitirdikten hemen sonra Arap Dili ve Edebiyatı üzerine çalışmaya başladı. “Buhari’nin Kaynakları” konulu -ismi bile heyecan verici- doktora tezini teslim etti. Bu eserde hadis kaynağı olarak İslam tarihinde zirve diyebileceğimiz bir konuma sahip olan Buhari’nin, bilinenin aksine sözlü kaynaklara değil yazılı kaynaklara dayandığını söyledi. Ve bu kaynakları tek tek izhar etti. Kısa süre sonra doçent ünvanı aldı.

147’ler Olayı

Ne yazık ki 1960 askeri darbesinin iktidara getirdiği hükümet tarafından hazırlanan meşhur 147’liler listesinde Fuat Hoca da vardı. Sakıncalı isimler yani. İleride yazılacak hakkaniyetli tarih kitaplarına utançla girecek bir kayıtla üniversiteden hiçbir gerekçe gösterilmeden atıldı. Bir grup kendini bilmez cuntacı asker Fuat Hoca gibi onlarca ilim adamının mecburen Türkiye’den ayrılmasına sebebiyet verdi. Almanya’ya, Frankfurt Üniversitesi’ne gitti. Belki onlarca cilt eseri Türkiye ve Türkçe üzerinden dünya ilim camiası ile paylaşacakken bunu sürgün yeri Almanya’da yapmak zorunda kaldı.

Fuat Sezgin Evli mi?

Almanya’ya gittiğinde Cabir İbn Hayyan konulu ikinci bir doktora tezi yazdı. Ardından Frankfurt’ta Goethe Üniversitesi’nde profesör ünvanı aldı. Aynı yıl, yani 1965’te kendisi ile benzer alanda çalışan Ursula Hanımefendi ile evlendiler, 1970’te Hilal isimli kızları dünyaya geldi. Hilal Sezgin şu an Almanya’nın en saygın yayın organlarından olan Die Zeit’ta yazıyor ve akademik çalışmaları devam ediyor.

İSLAM BİLİM VE TEKNOLOJİ MÜZESİ HAKKINDA KISACA BİLGİ

Fuat Sezgin bundan sonraki çalışmalarını ağırlıklı olarak İslam Bilim Tarihi’ne ayırdı. Bugün bile niteliğine ve kapsamına erişilemeyen çok ciddi eserler verdi, ufuk açıcı yeni bilgileri bütün bilim camiası ile paylaştı. İnsanlık tarihinin başlangıcından bugüne kadar getiren “Arap İslam Bilim Tarihi”nin ilk cildini 1967’de tamamladı. Alanında en kapsamlı çalışma olan bu eser bugün 17 cilt haline gelmiştir. Uzun yıllar yok sayılan; ne hükümetler, ne akademi, ne de medya tarafından pek ciddiye alınmayan (hangi önemli ilim adamı alınmış ki?) Fuat Sezgin’e çok şükür son 10-15 yıldır iade-i itibar yapabildik. Recep Tayyip Erdoğan’ın özel ilgisi ve desteği ile 2008’de İstanbul’da Gülhane Parkı’nın içine İslam Bilim ve Teknoloji Müzesi açıldı. Müzenin faaliyetlerini desteklemek için 2010’da Fuat Sezgin İslam Bilim Tarihi Araştırmaları Vakfı kuruldu. Ayrıca 2013’te Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi bünyesinde Fuat Sezgin İslam Bilim Tarihi Enstitüsü faaliyetlerine başladı.

AVRUPA İSLAM’A ÇOK ŞEY BORÇLU

Sadece Türkiye’nin değil dünyanın alanında en saygın ve sayılı otoritelerindendir. Günde 17 saat çalıştıysa o gün verimsiz geçmiş demekti onun için. Öğle yemeklerine sandviç yaptırırdı, çünkü uzun uzun yemeğe ayıracak vakti yoktu. Nerede kıymetli bir kitabın ya da el yazma eserin varlığını öğrenmişse mesafenin önemi olmaksızın gidip ona ulaşmak ve incelemek isterdi. İlim de zaten tamamıyle bir merak işi değil midir? İran’a, Hindistan’a, Rusya’ya, Avrupa’nın çeşitli ülkelerine giderek konferanslar verdi. Onlarca farklı ödül, fahri doktora ve madalya aldı. Çalışmalarında Müslümanların pozitif bilimlerde nasıl öncü görev üstlendiklerini, Avrupa’nın her şeyi neden İslam’a borçlu olduğunu ve hatta Amerika kıtasının Kolomb’tan önce Müslüman kaşifler tarafından nasıl bulunduğunu anlattı.

FUAT SEZGİN 27 DİLİ NASIL ÖĞRENDİ?

Dil öğrenmeye özel bir merakı ve anlaşılan yeteneği vardı. İbranice, Latince, Arapça ve Almanca dahil 27 dili iyi derecede biliyordu. Kızı anlatıyor: “Bir defasında Rusya’da konferansı vardı, konuşmayı Rusça yapmak istedi ve üç ay önceden Rusça öğrenmeye başladı. Her gece bir kasetçalar, dil kasetleri ve kulaklık ile yatağına girerdi. Çok uyuduğunu hiç hatırlamam. Ona bu gece çalışmaları yetti ve Rusça yazarak ve konuşarak yaptı sunumunu.”

Parayı Önemsemedi

Eşi de kendisi de ilimden başka bir şeyi öncelemediler. Para, mülk, iktidar.. Hiç bunlara hevesleri olmadı. Uzun yıllar profesör olarak mümkün olan en düşük maaşı aldı. Daha yükseğini talep etmedi. Bilim Tarihi Enstitüsü kurulduğu zaman ana sözleşmeye müdür olarak para talep etmediğinin kaydedilmesini istedi.

Kütüphanesi Yetim Kaldı

Vefatından bir yıl kadar önce Almanya’da koca bir ömrün emeği ile kurduğu kütüphaneyi Türkiye’ye getirmek istedi fakat Alman makamları tuhaf gerekçelerle buna izin vermedi. Üstüne üstük bir de hırsız muamelesi gördü. Kurduğu enstitüye girmesine dahi tahammül edilemedi, tüm çalışma notlarına despotça el konuldu. Türk hükümeti araya girse de yeterli sonuç alınamadı, çalışmaların sürdüğü söyleniyor. Bu durum zaten rahatsızlıkları olan Fuat Hoca’yı çok üzdü ve yıprattı.

İlim Aşkından Birer Damla Nasiplensek...

2018’in Haziran ayında, 94 yaşında dünyamızdan ayrıldı. Devlet makamlarının en üstünden akademi camiasına, kendisini yakından uzaktan tanıyan herkesi yasa boğdu bu vefat haberi. Ama kader tecelli edecek ve elbette her nefis ölümü tadacaktı. Hocamıza gani gani rahmet dilerken mirasına sahip çıkma konusunda her zaman diri olmamız gerektiğini hatırlatmak ve onun ilim aşkından birer damla da olsa nasiplenme duamızı etmek isteriz.

FUAT SEZGİN’İN ESERLERİ

- İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından 5 cilt olarak basılan Fuat Hoca’nın İslam’da Bilim ve Teknik kitabına,

- Otto Yayınları tarafından güncel baskıları yapılan Buhari’nin Kaynakları’na,

- Timaş Yayınları tarafından 14 baskı yapan Bilim Tarihi Sohbetleri’ne mutlaka göz atmanızı öneririz.

İslam Bilim ve Teknoloji Müzesi Nerede?

- Gülhane Parkı’nda bulunan İslam Bilim ve Teknoloji Müzesi’ni hâlâ gezmediyseniz hemen bu eksiği tamamlamanızı öneririz.

Fuat Sezgin Belgeseli

- Yeni Şafak video ekibinin hazırladığı Bilime Yön Veren Müslüman Alimler serisinin 9 dakikalık Fuat Sezgin bölümünü izlemenizi tavsiye ederiz.

- Youtube’da bulabileceğiniz Fuat Sezgin Belgeseli’ni aman atlamayın.

- TRT Diyanet’in Fuat Sezgin Özel Yayın’ını bulabilirseniz izlemenizi öneririz.

FUAT SEZGİN HAKKINDA YORUMLAR

- İslam Bilim Tarihi Araştırmaları Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Mecit Çetinkaya, Fuat Hoca hakkında şunları kaydediyor: “Böyle değerli bir bilim adamının hangi yaşta olursa olsun vefatından çok üzüntü duyuyorum. Çok değerli bir bilim insanıydı. Türkiye’ye değeri biçilmeyen bir kütüphane ve müze bağışladı.”

- Kızı Hilal Sezgin babasını çocukken nasıl hatırladığını anlatıyor: “Ben küçükken babamı ya bir kitaba dalmış olarak hatırlıyorum ya da bir kitabın peşinde yaptığı seyahatleri anımsıyorum. Uzun zamandan beri unutulmuş olan kütüphaneleri bulur, kendisine bilimlerin ortaya çıkışını açıklığa kavuşturacak hazineler arardı.”

- Celal Şengör, Fuat Sezgin hakkında şöyle diyor: “Onun Arap literatür tarihi ve İslam literatür tarihi alanında yaptığı çalışmalar okunmadan sağlıklı bir tarih bilgisi ortaya çıkarılamaz.”

Kaynak: Muhammed Yusuf, Altınoluk Dergisi, Sayı: 393

İslam ve İhsan

FUAT SEZGİN KİMDİR?

Fuat Sezgin Kimdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.