Furkan Suresi 25. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Furkan Suresi 25. ayeti ne anlatıyor? Furkan Suresi 25. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Furkan Suresi 25. Ayetinin Arapçası:

وَيَوْمَ تَشَقَّقُ السَّمَٓاءُ بِالْغَمَامِ وَنُزِّلَ الْمَلٰٓئِكَةُ تَنْز۪يلًا

Furkan Suresi 25. Ayetinin Meali (Anlamı):

O gün gökyüzü beyaz bulutlar hâlinde yarılacak ve her taraftan melekler birbiri ardınca yeryüzüne indirilecektir.

Furkan Suresi 25. Ayetinin Tefsiri:

Kıyâmet günü yeryüzünde, dağlarda ve denizlerde olduğu gibi göklerde de büyük bir ınkılap, tahrip ve tebdil olacaktır. Bununla alakalı olarak âyet-i kerîmelerde şöyle buyrulur:

“Gök yarılıp parçalandığı zaman.” (İnfitâr 82/1)

“Gökyüzü açılır, kapı kapı olur.” (Nebe’ 78/19)

“O gün… gökler de başka göklerle değiştirilir.”  (İbrâhim 14/48)

Bu sûrenin 25. âyet-i kerîmesi ise göğün beyaz bulutlarla yarılacağını veya göğü kuşatan bulutların yarılıp onun açığa çıkacağını ve meleklerin bölük bölük yere indirileceklerini haber vermektedir. Âyet-i kerîmede buyrulur:

“Hayır! Böyle yapmayın! Yeryüzü birbiri ardınca şiddetle sarsılıp toz-toprak, dümdüz olduğu, Rabbinin emri gelip melekler sıra sıra dizildiği zaman!” (Fecr 89/21-22).

İşte o gün dünyada insanlara verilen fânî ve izâfî hâkimiyetler, mülk ve tasarruflar son bulacak, hâkimiyet tam ve mutlak olarak Rahman olan Allah’a ait olacaktır. O gün sadece O’nun hükmü ve kararı geçerli olacaktır. Diğer günlerin aksine artık o gün bütün hükümdarlar O’na boyun eğecek, bütün yüzler O’na dönecek ve bütün zorbalar O’nun huzurunda zilletini kabul edecektir. Âyet-i kerîmede buyrulur:

“O gün bütün insanlar kabirlerinden çıkıp Allah’ın huzuruna varacak. Onlarla ilgili hiçbir şey Allah’a gizli kalmayacak. Allah: «Bu gün mutlak mülkiyet ve hâkimiyet kimindir?» diye soracak. Kimse cevap veremeyecek de yine kendisi: «Tek olan, her şeyi kudretine boyun eğdiren Allah’ın!» buyuracak.” (Mü’min 40/16)

 Resûlullah (s.a.s.) de bu hususta şöyle buyurur:

“Allah Teâlâ, gökleri kıyamet günü dürer, sonra onları sağ eliyle alır ve der ki: «Ben Melik’im, cebbârlar nerede? Büyüklük taslayan mütekebbirler nerede?» Sonra sol eliyle arzı dürer ve: «Ben Melik’im, cebbârlar, mütekebbirler nerede?» buyurur.” (Müslim, Münafıkîn 24, Ebû Dâvud, Sünnet 19/4732)

Bu bakımdan, dünyada günahlarından arınmadan küfür , şirk ve zulüm gibi günahlarla mahşere gelen insanların durumları hiç de iç açıcı olmayacaktır:

Furkan Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Furkan Suresi 25. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.