Furkan Suresi 46. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Furkan Suresi 46. ayeti ne anlatıyor? Furkan Suresi 46. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Furkan Suresi 46. Ayetinin Arapçası:
ثُمَّ قَبَضْنَاهُ اِلَيْنَا قَبْضًا يَس۪يرًا
Furkan Suresi 46. Ayetinin Meali (Anlamı):
Sonra güneşin yükselmesiyle onu yavaş yavaş kendimize doğru çekip ortadan kaldırırız.
Furkan Suresi 46. Ayetinin Tefsiri:
İbâdete
lâyık yegâne ilâh olan Allah Teâlâ’nın kudret tecellilerinden biri, gölgedir.
Cenâb-ı Hak, sabahleyin güneşin doğuşuyla beraber dağ, ağaç ve insan gibi
kâmeti olan varlıkların gölgelerini uzatmaktadır. Gölgenin ortaya çıkma sebebi
ise güneştir. Gölge hep aynı şekilde kalmaz; güneşin tepeye doğru yükselmesiyle
doğru orantılı olarak peyderpey kısalır. Güneş tam tepe noktasına geldiğinde
ise gölge neredeyse görünmez olur. Güneşin zevalden batış istikâmetinde hareket
etmesiyle beraber bu kez gölge ona ters yönde tekrar uzamaya başlar. Güneşin
ufukta batıp kaybolmasıyla birlikte gölge de yok olur. Güneşin doğup batışında,
bununla birlikte varlıkların gölgelerinin uzayıp kısalması ve sonunda yok
olmasında hem insan hayatı açısından büyük fayda ve hikmetler, hem de dünya
hayatında vuku bulan dinî, içtimâî ve siyâsî hâdiselerin ortaya çıkışı,
gelişmesi ve son bulması açısından alınacak mühim dersler vardır:
Birincisi;
varlık âlemi bir gölge gibidir. Bir müddet var olur, sonra yok olur. Yok olan
şeyler Allah’a döner. Bu, her şeyin aynen gölge gibi Allah’tan gelip Allah’a
döndüğünü göstermektedir. Şâir Lefkoçyalı Gâlip bu gerçeği şu beytiyle ne güzel
hülâsa eder:
“Zıll-i
memdûd-i hakîkattır vücûd-i kâinat,
Âlem-i
mânada hem mevcûd, hem nâbûd olur.”
“Kâinatın
varlığı, elbette ki ezelî ve ebedî hakîkatin bizzat kendisi değil sadece onun
uzanmış gölgesinden ibarettir. Meseleye mâna âlemi yönünden bakıldığında bu bir
taraftan var gibi gözükse de, bir taraftan yok hükmündedir. Çünkü o bir
gölgedir, varlığı kendinden değildir.”
İkincisi;
gölge tevhidin açık bir delilidir. Onu hareket ettiren bir tek ilâhî kudret
vardır ve onun o kudrete boyun eğmekten başka yapabileceği bir şey yoktur. Onun
emriyle uzamakta, kısalmakta, yok olmakta ve bu durum her gün tekerrür
etmektedir. Aslında bu haliyle gölge, kulun Allah’a nasıl teslimiyet
göstereceğinin açık bir sembolüdür. Kul Allah’ın buyruklarına öyle teslim
olmalı ki, her sözü, ameli, hatta niyet ve düşüncesi, tıpkı gölgenin ilâhî
kudret altında hareket etmesi gibi, rızâ-i ilâhîye muvâfık olmalıdır. Âdeta
Allah onun gören gözü, işiten kulağı, tutan eli, yürüyen ayağı, konuşan dili ve
seven kalbi hâline gelmelidir.
Üçüncüsü;
nasıl gölge hep aynı durumda kalmıyorsa, aynı şekilde dünya üzerinde enine
boyuna yayılmış görünen küfür ve şirk gölgesi de İslâm güneşi yükseldikçe
dürülüp kısalacaktır. Fakat Allah Teâlâ her şeyi belli sebeplere ve kanunlara
bağlayıp âni değişimler meydana getirmediğinden, özlenen bu hayırlı neticeye
ulaşmak da gayret, cihad, sabır ve tahammül istemektedir.
O
Allah ki:
Furkan Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Furkan Suresi 46. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...
YORUMLAR