Furkan Suresi 62. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Furkan Suresi 62. ayeti ne anlatıyor? Furkan Suresi 62. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Furkan Suresi 62. Ayetinin Arapçası:

وَهُوَ الَّذ۪ي جَعَلَ الَّيْلَ وَالنَّهَارَ خِلْفَةً لِمَنْ اَرَادَ اَنْ يَذَّكَّرَ اَوْ اَرَادَ شُكُورًا

Furkan Suresi 62. Ayetinin Meali (Anlamı):

Düşünüp öğüt almak, bir de Rabbine şükretmek isteyenler için geceyle gündüzü peş peşe getiren de O’dur.

Furkan Suresi 62. Ayetinin Tefsiri:

Gökyüzüne serpiştirilen “burçlar”; astronomi dilinde “yıldız kümeleri” veya “galaksiler”, onlar arasında bir ışık kaynağı halinde durmadan yanıp duran güneş ve güneşten aldığı ışığı yansıtarak geceleyin dünyayı aydınlatan ay Allah Teâlâ’nın en büyük yücelik ve cömertlik tecellilerindendir. Geceyle gündüzün aksamadan ve kesintiye uğramadan peş peşe gelmesi de öyledir. Bunlar üzerinde düşünen insanlar Allah’ın yüceliğini anlar, kulluğunun farkında olur ve O’nun bu büyük ve sayısız nimetlerine şükredebilme gayreti içinde olurlar. Bu âyet-i kerîmelerden Cenâb-ı Hakk’ın gökleri, yerleri, içlerinde bulunan tüm varlıklarıyla ve bunlara hâkim olan ilâhî kanunlarıyla bu muazzam kâinat sistemini “düşünüp ders ve ibret alacak” ve Rabbine “şükredecek” kullar için düzenleyip hareket ettirdiği anlaşılmaktadır. Misal vermek gerekirse; sabah vakti mü’min kulların kalkıp sabah namazını kılmaları; öğlen vakti öğlen namazını kılmaları; ikindi, akşam, yatsı ve seher vakitleri yine o vakitlerde üzerlerine terettüp eden kulluk vazifelerini yapmaları için her gün aksamadan döndürülüp durmaktadır. Uçaklar havaalanlarından saatinde uçmakta, trenler otogarlardan saatinde kalkmakta, otobüsler terminallerden saatinde ayrılmakta fakat onlara yetişip binen ve hedefe doğru giden uyanık gönüllü akıllı insanlar olduğu gibi, bunları kaçıran, hatta bunların varlığından bile gâfil olan çok insan bulunmaktadır. En mühim iş, İslâm’ın intibâha getirici mesajlarını o gâfil gönüllere ulaştırabilmek, bu mânevî sermayeden onları da hissedâr edebilmektir. Onları, seçkin özellikleri şu şekilde haber verilen “Rahmân’ın has kulları” hâline getirebilmektir:

Furkan Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Furkan Suresi 62. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.