Garipler Camiî 932 Yıldır İbadete Açık

1071 Malazgirt Zaferi’nden sonra Danişmend Gazi tarafından Tokat’ta yaptırılan Anadolu’nun ilk Türk camilerinden Garipler Camiî 932 yıldır ibadete açık.

Tarihin birçok dönemine ev sahipliği yapan Tokat’ta, Anadolu’nun ilk Türk camilerinden Garipler Camiî dikkat çekiyor. Caminin kitabesinde, Melik Danişmend Gazi tarafından 11. yüzyılın son çeyreğinde (1080-1090) inşa ettirildiği bilgisi yer alıyor.

Semerkant Mahallesinde bulunan Garipler Camiî, minaresinde yer alan yeşil sırlı tuğlalardan dolayı halk arasında Yeşil Minareli Camiî olarak biliniyor.

GARİPLER CAMİÎ NE ZAMAN YAPILDI?

1071 Malazgirt Zaferinden sonra bütün Anadolu’daki en eski cami olma özelliği bulunan Garipler Camiî, Buhara yakınlarında 1040 Karahanlılar tarafından yapılan Degaron Camiî ile aynı plan tipine sahip. 14. yüzyılda yapılan mihrapta bir kitabe bulunan cami dört sütun, koridorlar, dikdörtgen mazgallı pencereler caminin belirgin özelliklerinden. Tarihi kaynaklarda Anadolu’nun İslamlaşmasında Garipler Camiî’nin payının olduğu yer almaktadır.

“TOKAT VE ANADOLU’NUN EN ESKİ CAMİLERİNDEN BİRİSİDİR”

5 yıldır Garipler Camiî’nde imamlık yapan Adem İşbilir, “Ecdadın güzel bir mirası olarak bırakmış olduğu bu tarihi camide görev yapmaktayız. Allah buranın kadrini bilmeyi, burada layıkıyla görev yapmayı bizlere nasip etisin. Burası Tokat ve Anadolu’nun en eski camilerinden birisidir.

Hem mimari özelliğiyle hem mihrabıyla Anadolu’da tektir. Tokat’ın fethinden sonra Danişment Gazi tarafından yaptırılmış olduğu bilinir. Mihrabında kendi üzerinde kitabesi olan tek mihraptır.

İçinin sade olması ve tarihi dokunun da vermiş olduğu hazdan dolayı insan ibadet ederken daha huşu içerisinde ibadetini yapıyor ve haz alıyoruz. Buranın feyzi ve bereketi muhakkak ki tarihinden, yıllarca içerisinde yapılan ibadetlerden kaynaklıdır. Buraya gelip ziyaret amaçlı gelip ibadetini yapanlarda oluyor” dedi.

İslam ve İhsan

DÜNYANIN EN ESKİ CAMİLERİ

Dünyanın En Eski Camileri

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.