Gaza Ruhu
Gaza, İslam dinini korumak veya yaymak amacıyla Müslüman olmayanlara karşı yapılan kutsal savaş demektir.
Tarih boyunca Haçlılara karşı bütün İslâm âleminin muhafızı olan ve Avrupa içlerine kadar da fetihler gerçekleştiren yenilmez ruh, bu idrakten doğmuştur.
Anadolu dervişinin şahsiyeti; zâlim Haçlı’ya, istîlâcı Moğol’a, hâsılı hiçbir düşman askerine karşı asla bükülmeyen, rükûdan başka eğilmeyen bir mertliğe sahiptir.
İstanbul’u fetheden ve Nebevî müjdeye nâil olan Fatih’in askerleri, surlara doğru koşarken; üzerlerine yağan Rum ateşlerine, yağmur gibi oklara, kaynar yağlara aldırmıyor;
“Şehitlik sırası bizde!” diye seviniyorlardı.
Bu ruh; yakın tarihimizde yaşanan zaferlerimizde, Çanakkale’de, Millî Mücadele’de ve en son olarak 15 Temmuz’da kendini göstermiştir.
Halkı böyle cesur ve yiğit olan milletin, idarecileri de cihangirdi. I. Ahmet Hân’a kadar Osmanlı’da tahta geçmek; «Tagallüb ve hakk-ı seyf» ile idi. Yani her şehzâde bir sancağa gönderilir, etrafında en az on otorite ile yetiştirilirdi. Taht boşaldığında milleti idare edebilecek en güçlü insan, kabiliyetlerinin hakkıyla iktidara gelirdi.
Bu iktidara gelişler esnasında; şehzâdelerin birbiriyle mücadeleleri yahut şehzâde anneleri olan Vâlide Sultanların birbiriyle çekişmeleri yaşanmıştı, fakat câlib-i dikkattir ki, halk ile saray arasında hiçbir zaman bir problem yaşanmadı.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Anadolu Dervişinin Gönül Dünyası, Yüzakı Yayıncılık