Gazze'de Kuzeydeki Bölgelere Dönen Filistinliler, İlk Gecelerini Zor Şartlarda Geçirdi

Gazze Şeridi'nin güney ve orta kesimlerinden kuzeydeki bölgelere dönen Filistinliler, ilk gecelerini sokaklarda, cami ve okulların enkazlarında oldukça zor şartlarda geçirdi.

Filistinliler, ateşkes anlaşması gereği güvenlik kontrolünden sonra Netzarim Koridoru ile Reşid Sahil Yolu ve Salahaddin Caddesi üzerinden Gazze kenti ve kuzeye dönüşlerini sürdürüyor.

Gazze'deki hükümetin Medya Ofisi'nin açıklamasına göre, kuzeydeki yıkım oranı yüzde 90'lara ulaşırken, ilk gün Gazze ve kuzeydeki bölgelere 300 binden fazla Filistinli döndü.

GAZZE'NİN KUZEYİNE DÖNEN FİLİSTİNLİLER, İLK GECEYİ ZOR ŞARTLARDA GEÇİRDİ

Gazze'deki Filistin hükümeti Medya Ofis Müdürü İsmail Sevabite, Gazze Şeridi'nin güney ve orta bölgelerindeki kamplardan yaklaşık 300 bin Filistinlinin Gazze kenti ve kuzeydeki bölgelere geçiş yaptığını belirtti.

Sevabite, "İlk geceleri her açıdan trajikti. Birçoğu çadır eksikliği nedeniyle açık havada kalırken, bazı aileler yıkılmış camilere ve okullara sığınmak zorunda kaldı. Bu yerler oldukça kalabalık hale geldi." ifadelerini kullandı.

Temel ihtiyaçların eksikliğine dikkati çeken Sevabite, su, gıda ve sağlık hizmetlerinin yetersiz olduğunu belirterek "Soğuk hava koşulları ve en temel yaşam gereksinimlerinin yokluğu, ilk geceyi dayanılmaz kıldı." diye konuştu.

Gazze'nin acil olarak en az 250 bin çadıra veya konteynere ihtiyaç duyduğunu aktaran Sevabite, "Bu sayı, gerçek ihtiyacın bir kısmını karşılıyor çünkü 1,5 milyondan fazla insan evsiz kaldı." ifadelerini kullandı.

Sevabite, uluslararası kuruluşlardan konteyner ve çadır desteği beklediklerini ancak şu ana kadar herhangi bir barınma desteğinin bölgeye ulaşmadığını söyledi.

Konteyner ve çadır gönderileceğine dair sözler aldıklarını dile getiren Sevabite, sürecin hızlanması çağrısında bulundu.

Sevabite, çadır ve konteynerlerin gecikmesi durumunda insani krizin daha da derinleşeceğini vurgulayarak okullar ve camilerdeki yığılmanın artacağını ve bu durumun sağlık ve çevre koşullarını olumsuz etkileyerek bulaşıcı hastalık riskini artıracağını belirtti.

Kuzeye dönenlerin evlerinin enkazı üzerine çadır kurmaya başladığını aktaran Sevabite, "Bu durum, Gazze'deki insani krizin boyutunu ve alternatiflerin yetersizliğini ortaya koyuyor." dedi.

Sevabite, insanların topraklarına olan duygusal bağlılığı ve kalan mülklerini koruma arzusu nedeniyle mülklerinin enkazında kalmaya başladığını ancak enkaz üzerinde yaşamanın tehlikelerine dikkati çekerek "Enkazın altında çürümüş cesetler olması, hastalık ve salgın riskini artırıyor." şeklinde konuştu.

Yıkılmış duvarların veya molozların çökme riskine ve çocukların kazalara maruz kalma ihtimaline de dikkati çeken Sevabite, bunun geçici ve tehlikeli bir çözüm olduğunu ifade etti.

Sevabite, hükümetin 2023’te başlayan toplu göç süreciyle birlikte sivil toplum kuruluşları ve gruplarla koordineli şekilde “Göçmen Durumlarını Takip Operasyon Merkezi” kurduğunu ifade etti.

Ateşkes ilanından sonra bu merkezin çalışmalarının güçlendirildiğini vurgulayan Sevabite, merkezin temel görevlerinin yerinden edilenlerin ihtiyaçlarını takip etmek, yardım dağıtımını koordine etmek ve güncel verilerini sağlamak olduğunu söyledi.

Sevabite, Gazze ve kuzey bölgelerinde 50 geçici barınma merkezi hazırlandığını belirtti.

Yardım malzemelerinin yetersizliğine dair ise Sevabite, şu ana kadar gelen yardımın ihtiyaçların sadece yüzde 5’ini karşıladığını, bölgeye günlük en az 600 tır gıda, ilaç ve barınma malzemesi gerektiğini ifade etti.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.