Gazze'de Yerinden Edilen Filistinlilerin Çadırları Yağmur Sularının Altında Kaldı

İsrail'in ablukası ve saldırısı altındaki Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinde etkili olan yağışlar, yüz binlerce insanın sığındığı çadırlarda su baskınlarına ve hasara neden oldu.

Gazze Şeridi'ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü Sözcüsü Mahmud Basal, yaptığı yazılı açıklamada konuya ilişkin bilgi verdi.

GAZZE'DE ZORLA YERİNDEN EDİLEN FİLİSTİNLİLERİN ÇADIRLARI YAĞMUR SULARININ ALTINDA KALDI

Sabah saatlerinden itibaren etkili olan yağmurun zorla yerinden edilen sivillerin barındığı çadırlarda ciddi hasara neden olduğunu belirten Basal, çadırların içine su bastığını, yatak, kıyafet ne varsa sular altında kaldığını ifade etti.

Yağışın daha çok Yermuk Stadyumu, Gazze Belediye Parkı, Şatii Mülteci Kampı, bazı okullar ve Gazze Şeridi'nin orta ve güneyindeki alanlarda hasara neden olduğunu aktaran Basal, şunları söyledi:

"Yerinden edilenlerin çadırları hafif yağmura bile zar zor dayanırken şiddetli yağışlarda ne hale gelir? Eğer acil şekilde müdahale edilmezse mevcut durum gerçek bir insani felaketin habercisi."

Uluslararası topluma ve Birleşmiş Milletler'e zorla yerinden edilen Filistinlilerin kurtarılması için ivedilikle müdahale çağrısında bulunan Basal, sivilleri olumsuz kış şartlarından korumak için alternatif çadır veya karavanların sağlanmasını istedi.

İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'nde düzenlediği ağır saldırılar nedeniyle zorla yerlerinden edilen Filistinliler, sığınma merkezi olarak kullanılan okullara, akrabalarının ya da tanıdıklarının evlerine sığınmak zorunda kalırken bazıları da sokak, park ya da stadyumlarda çadırlar kuruyor.

Filistinliler, yeterli su ve yiyeceğin bulunmadığı ve hastalıkların yayılmasına elverişli zor insani koşullar altında yaşam mücadelesi veriyor.

Gazze'deki hükümetin Medya Ofisine göre, İsrail'in saldırılarının başlamasından bu yana 2,3 milyon nüfuslu Gazze Şeridi'nde 2 milyon kişi zorla yerinden edildi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.