Gazze'de Yıkılan Camiler

İşgalciler Gazze Şeridi'nde 471 gün devam eden saldırılarında bölgedeki yaklaşık 1244 camiden 738'i yerle bir etti.

Gazze Şeridi asırlar boyunca Asya'ya ve Afrika'ya açılan bir kapı, dünya için önemli bir merkez, birçok farklı medeniyetin buluşma noktası, bir arada yaşam kültürünün ve farklı dinlerin beşiği oldu.

İşgalcilerin 7 Ekim 2023'te başlattığı ve 471 gün devam eden saldırılarında Gazze Şeridi'ni harabeye çevirdi.

Bölgede korkunç bir katliam ve yıkım gerçekleştiren işgalciler, mukaddesata da hürmet etmeyerek mübarek mekanları tarumar etti.

İşgalciler, 7 Ekim 2023'ten 19 Ocak 2025'e kadar devam eden saldırılarında Filistin tarihinin zenginliğini ve derinliğini yansıtan çok sayıda tarihi camiyi tamamen ya da kısmen yıktı.

Bu kutsal alanlar işgalcilerin havadan ve karadan saldırılarının doğrudan hedefi oldu, bu da korkunç yıkımlara ve ağır insan kayıplara yol açtı.

İbadethanelere saldırmakla yetinmeyen işgalciler, din alimlerini ve imamları da öldürdü.

İşgalciler 738 camiyi yerle bir etti

Gazze'deki Vakıflar Bakanlığı Sözcüsü İkrami el-Mudellel, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "İşgal güçlerinin düzenlediği saldırılarda bölgedeki yaklaşık 1244 camiden 738'i yani yüzde 79'u yerle bir oldu." dedi.

İşgalcilerin mabetleri kasıtlı olarak hedef aldığını ifade eden Mudellel, saldırılarda 189 caminin kısmen, 3 kilisenin de tamamen yıkıldığını kaydetti.

Mudellel, "İşgal güçlerinin, cami ve ibadethaneleri hedef alması, tüm kutsalların, uluslararası ve insan hakları hukukunun açık ve net bir ihlalidir. İşgalciler ayrıca Vakıflar Bakanlığına bağlı 255 din adamı ve imamı öldürdü, 26 kişiyi gözaltına aldı." dedi.

İşgalcilerin ibadethanelerin Filistinliler için ne denli önemli olduğunu bildiğini ve bu nedenle kasıtlı olarak buraları hedef aldığını belirten Mudellel, bu saldırıların din savaşı kapsamına girdiğini söyledi.

Mudellel ayrıca işgalcilerin bölgedeki toplam 60 mezarlıktan 32'sini hedef aldığını, 14'ünü tamamen, 18'inin ise kısmen yok ettiğini aktardı.

İşgalcilerinGazze Şeridi'ne yönelik saldırılarında yıkılan bazı camiler şöyle:

Büyük Ömer Camii

Gazze'nin tarihi Eski Şehir bölgesinde yer alan ve bölgenin en eski ve en büyük camisi olan Büyük Ömer Camii adlı yapının tarihi Hristiyanlık ve İslam'dan da öncesine dayanıyor. Tarihi Filistin topraklarında yerel dinler için mabed olarak kurulan yapı, Bizanslılar tarafından 5. yüzyılda kiliseye, 7’nci yüzyılda Halife Hz. Ömer döneminde camiye çevrildi.

Tarih boyunca birçok kez deprem ve haçlı saldırıları sonucu yıkılan cami, Memluk'ten Osmanlı'ya kadar çeşitli dönemlerde yeniden inşa edildi. Birinci Dünya Savaşı'nda yeniden hasar gören cami 1925'te restore edildi.

Ünlü seyyah İbn Batuta'nın "estetik cami" olarak nitelendirdiği, Gazze'deki Filistinlilerin de "küçük Mescid-i Aksa" olarak da tanımladığı caminin 1400 yıllık minaresi, işgalcilerinbombardımanında yıkıldı, caminin bir bölümü de zarar gördü.

Seyyid Haşim Cami

Seyyid Haşim Camii, Gazze kentinin doğusundaki Ed-Derac Mahallesinde bulunuyor.

Hz. Muhammed'in büyük dedesi Haşim bin Abdulmenaf'ın mezarının bulunduğu yere yapılan Seyyid Haşim Cami ve türbe nedeniyle kent "Gazze Haşim" olarak adlandırılıyor.

Cami, 7 Aralık 2023'te işgalcilerin savaş uçaklarının bombalaması sonucu ağır hasar gördü.

Katib Vilayet Cami

Tarihi Memluk dönemine uzanan cami Porphyrius Kilisesi ile aynı duvarı paylaşıyor ve Gazze'deki önemli arkeolojik camilerden biri olarak kabul ediliyor.

Cami, 17 Ekim 2023'te işgalcilerin topçu bombardımanına maruz kaldı ve ağır hasar aldı.

El-Ömeri Camii (Cibaliya)

Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki Cibaliya bölgesinde bulunan el-Ömeri Camii de işgalcilerin saldırılarında tamamen yıkılan camiler arasında yer aldı.

Cibaliya bölgesinin en eski ve simge yapılarından biri olan el-Ömeri Camii, bölge sakinleri tarafından "Ulu Cami" olarak anılır.

Memluk mimari tarzıyla öne çıkan cami, işgalcilerin Gazze Şeridi'ne yönelik 2008 ve 2014 saldırılarında hedef alınmış ve yıkılmış olsa da bölgenin önemli bir simgesi olmaya devam ediyor.

Kaynak: Diyanet Haber

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.