Gazzeli Neccar Yarım Vücuduyla Ekin Biçiyor

İsrail'in Gazze'ye düzenlediği saldırılarda iki ayağını kaybeden Filistinli Neccar, yaşama azmini ve çevresine faydalı birey olma isteğini aradan geçen zorlu 8 yıla rağmen hala canlı tutuyor.

İsrail'in Gazze'ye düzenlediği saldırılarda iki ayağını kaybeden Filistinli Luey Neccar, tüm zorluklarına rağmen tarım işlerinde ailesi ve akrabalarına yardım ediyor.

İsrail güçlerinin 2009 yılında Gazze'nin Huzaa beldesine düzenlediği hava saldırılarında yaralanan bir kadını kurtarmaya çalışırken iki bacağını kaybeden ve bu süreçte 25 gün komada kalan Neccar, engelli olarak gözlerini açtığı yeni dünyasında yaşama azmini ve çevresine faydalı birey olma isteğini aradan geçen zorlu 8 yıla rağmen hala canlı tutuyor.

Gençliğinin en güzel çağlarına engelli olarak başlamak zorunda kalan Neccar, 28 yaşında. Gazze'de birkaç gün önce başlayan buğday, arpa ve mercimek hasat mevsimi için ailesi ve akrabalarıyla tarlaya gidiyor. Neccar, zeytin toplama işinde de sevdiklerine yardım etmekten geri durmuyor.

Neccar, "Azim ve iradeyle bu zorlukların üstesinden gelebildim. Eşim ve beş çocuğum da ayaklarımın olmayışının acısını unutturuyor." dedi.

TARLADA GÜNDE 10 SAATTEN FAZLA ÇALIŞIYOR

Ev işleri yapma, ağaca tırmanma, tahta merdiven kullanma ve tarım gibi birçok işi yapabildiğini belirten Neccar, motosiklet satın aldığını, kullanırken, inip binerken kolay olması için motorun arka iki yanına tekerlek taktırdığını ifade etti.

Neccar, iki haftadan bu yana ise akrabalarıyla eşinin ailesinin buğday tarlasına gidip ekin biçtiklerini, günde 10 saatten fazla çalıştıklarını dile getirdi.

İsrail askerlerinin bazen çiftçileri kaçırmak için rastgele ateş açtığını, çalıştıkları arazinin de sınıra 400 metre uzaklığı bulunduğunu anlatan Neccar, hızlı hareket edememesi nedeniyle kendisi için tehlike oluşturan bu gibi durumlarda akrabalarının yardımıyla bölgeden ayrılabildiğini belirtti.

Neccar, tüm zorluğuna rağmen çalışmaktan vazgeçmeyeceğini aktardı.

İsrail, Gazze'ye son yıllarda ilki 2008, ikincisi 2012 ve son olarak da 7 Temmuz 2014'te olmak üzere üç kez saldırı düzenlemiş, yüzlerce kişi hayatını kaybetmişti.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.