Gazzeliler Enkazda Yaşıyor

Gazze Şeridi'nde barınacak yeri olmayan savaş mağduru aileler, İsrail saldırılarının ardından yıkılan evlerinin enkazında, çaresizlik ve endişe içinde hayatlarını sürdürüyor.

İsrail saldırılarının en yoğun olarak yaşandığı mahallelerden biri olan Şucaiyye'deki evinin enkazında çevresi ve çatısı bezlerle kapatılan bir bölümde ailesiyle yaşayan Nesime Hüseyin (11), barındıkları yerde elektrik ve su olmadığını, akşamları üşüdüklerinde ise babasının ateş yaktığını ve o sayede ısındıklarını söylüyor.

Savaş mağduru Nesime, "Evimizin eski haline dönmesini istiyorum. Burada karanlık çökünce kardeşlerim ve ben korkuyoruz" diyor.

Baba Hüseyin Mustafa ise susuz, elektriksiz yaşadıkları bu durumun özellikle çocukları çok etkilediğini belirterek, maddi imkanları yeterli olmadığı için ev kiralayamadıklarını ifade ediyor.

Isınmak için yakılan ateşin başında duran 8 yaşındaki oğlunu işaret eden baba Hüseyin, "Çocuklarımın suçu ne insan yaşamına uygun olmayan bu enkazda yaşamak zorundalar" diye konuşuyor.

FİLİSTİN'DE ENKAZ EVLER ÇOCUKLARI KORKUTUYOR

Şucaiyye'de yine İsrail saldırılarında ağır hasar gören evlerinde ailesiyle yaşayan Nebil Halil,  evinin büyük bir kısmının yıkıldığı bilgisini vererek, "Evin duvarları her an yıkılabilecek gibi durması çocukları korkutuyor. Ancak yapabilecek bir şeyim yok... İşsizim..." ifadelerini kullanıyor.

Çocuklarını uyutmak için fener yardımıyla yatak hazırlayan anne Fatma Husu, saldırılar nedeniyle önce bir okula sığındıklarını, ancak eğitim yılının başlamasıyla okul idaresinin baskı yapması nedeniyle enkaza dönen evlerine geri dönmek zorunda kaldıklarını aktarıyor.

Anne Fatma, "Doğru düzgün duvarı, ısıtmak için elektriğin olmadığı için eve kışın dondurucu soğuklar girecek. Şimdi ateş yakıyoruz ama kış aylarında bu da bir işe yaramaz. Kış yaklaştıkça endişelerimiz artıyor" diyerek mağduriyetini dile getiriyor.

Gazze'nin yeniden imarından sorumlu yetkililerden yardım isteyen Fatma, "Eve bir bakın duvarlar  roketler ve mermiler nedeniyle delik deşik. Eşyamız, kıyafetimiz yok. Ancak nereye gidelim" şeklinde konuşuyor.

İsrail'in 51 gün süren saldırılarında 2 bin 159 kişi hayatını kaybetmiş, 11 binden fazla kişi yaralanmıştı. Saldırılarda 17 bin 200 ev, 73 cami ve 24 okulun tamamen yıkıldığı, binlerce binanın hasar gördüğü açıklanmıştı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.