Gebelik Takibi Nasıl Yapılır?

Gebelik öncesi doktora gidilmeli mi? Gebelikte ne kadar sıklıkla doktora gidilmeli? Gebelikte ilk muayenede neler yapılır? Gebelikte muayene, kontrol ve testlerin önemi nedir? Hangi gebelikler risklidir? Betül Nefise İnal yazdı.

Anne ve babanın izdivacıyla dünyaya gelen bebekler, evlerin neşe kaynağı olurlar. Çocuklar, âileye verilen emânetler olduğundan, bu emânete daha oluş safhasından itibaren sahip çıkılmalı, onun sağlıklı gelişimi için hep birlikte hareket edilerek elden gelen yapılmalıdır.

Hâmilelik, çoğunlukla anneyi ilgilendiriyor gibi görünse de sağlıklı bir hâmilelik dönemi ve bebeğin gelişimi için anneyi bu uzun süreçte yalnız bırakmamalı, maddî ve mânevî destek sağlanmalıdır. Her ne kadar hâmileliklerin büyük bir çoğunluğu (% 97) sağlıklı doğumla sonuçlanmaktaysa da, bir tek sakat ya da sağlıksız bebeğin dünyaya gelişi bile o âile açısından psikolojik, sosyal ve ekonomik rahatsızlıklara yol açmaktadır.

Bu sebeple gerçekte bir hastalık olmayan hâmilelik döneminde herhangi bir problemin yaşanmaması ve hâmileliğin hastalık sürecine dönüşmemesi için, neler yapılması gerektiği konusunda bilinçli hareket edilmelidir.

İlk muâyene ve kontrollere ne zaman gidileceği, hangi durumlarda doktora başvurulacağı, bu sürede nelere dikkat edileceği gibi hususlarda bilgi sahibi olunmalıdır. En basitinden, dengesiz beslenmenin düzeltilmesi, varsa zararlı alışkanlıkların terk edilmesi; bebeğin, anne karnında gelişiminin geri kalmasını, zayıf ve hastalıklı olmasını ve vaktinden önce doğmasını önleyebilmektedir.

Gebelikte yapılan düzenli muâyene, kontroller ve laboratuar tetkikleri ile annenin sağlığı, hâmileliğin seyri, bebeğin gelişimi, doğumun nasıl ve ne zaman gerçekleşeceği hakkında bilgi sahibi olunarak, tedâvî edilmesi gereken bir hastalık veya tedbir alınması gereken tehlikeli bir durumun olup olmadığı da anlaşılmaktadır.

Sağlıklı bir Gebelik geçirebilmek için ne sıklıkla doktora gidilmelidir?

Hâmileliğin başında detaylı bir ilk muâyeneyi tâkiben 32. haftaya kadar ayda bir; 36. haftaya kadar 2 haftada bir; sonra, doğuma kadar haftada bir kontrole gidilmesi tavsiye edilmektedir. Bu süreler, doktorunuzun gerekli görmesi hâlinde uzayıp kısalabilmektedir.

İlk muâyenede neler yapılır?

Hâmile kadının ayrıntılı hikâyesi öğrenilir. Âilesinde veya kendisinde kalp, şeker, yüksek tansiyon gibi önemli bir hastalığın varlığı; geçirdiği önemli bir ameliyat; kullanmakta olduğu herhangi bir ilaç ve zararlı alışkanlıkları olup olmadığı sorulur.

Varsa önceki hâmilelikleri ile ilgili bilgi alınır. (Problemli bir hâmilelik geçirilmiş mi, doğumlar nasıl olmuş, düşük olmuş mu, ikiz-üçüz gibi çoğul hâmilelik oluşmuş mu v.s.)

Bu hâmilelik esnasında ağrı, kasılma, kanama, akıntı, kramplar, idrarda yanma olup olmadığı ve bebeğin hareketleri sorgulanır.

Tansiyon ve kilo ölçümü yapılır.

Son âdet tarihi ve âdet düzeni sorularak, buna göre, bebeğin kaç haftalık/aylık olduğu ve beklenen doğum tarihi hesaplanır.

Bazı kan ve idrar tahlilleri yapılır.

Ultrasonografi ile, ilk üç ayda bebeğin kaç aylık olduğu ve tahmini doğum tarihi 4-5 günlük yanılma payı ile hesaplanabilmektedir.

Babanın kan grubu, herhangi bir bulaşıcı hastalığının olup olmadığı sorulur. (Hepatit B gibi)

Hâmileliğin 12. haftasında halk arasında «zekâ testi» olarak bilinen “ikili tarama testi”,

  1. haftada “üçlü test” denilen «ikinci zekâ testi» uygulanıp, anne karnındaki bebeğe ait sakatlık veya özür olup olmadığına bakılır. Ancak bu testlerin sonuçlarına göre, “Bebekte % 100 zekâ geriliği vardır.” denilemez. Test sonuçları pozitif çıkan hastaların, az bir kısmının bebeklerinde zekâ geriliği bulunmuştur.

Hâmileliğin 20-24. haftalarında, tetanos aşısı önerilmektedir.

  1. haftada şeker yükleme testi yapılarak, annede şeker hastalığına eğilimin varlığı araştırılır.

Gebelikten önce doktora gitmenin faydaları nelerdir?

Hâmilelikten önce, doktora danışmanızın, size ve bebeğinize faydası olacağı muhakkaktır. Bugün pek az insan hâmilelik öncesi doktora başvurmaktadır. Bu danışma ve doktorunuzun tavsiyeleri, size ne gibi faydalar sağlamaktadır, bir göz atalım:

  • Âilenizde sistemik bir hastalığın varlığı, sizde de bu hastalığın ortaya çıkma ihtimali olduğunu gösterir. (Kalp, şeker hastalığı, yüksek tansiyon gibi).
  • Sizin sağlık problemleriniz hâmilelik sürecini ve bebeğin gelişimini etkileyecektir. (Şeker hastalığı, yüksek tansiyon, guatr vb.)
  • Geçirdiğiniz ameliyatlar, kullandığınız ilaçlar, varsa zararlı alışkanlıklarınız bilinmesi gereken konulardır.
  • Âilenizde veya sizde, kalıtsal olarak geçen bir hastalığın varlığı (ülkemizde sık görülenlerden bazıları orak hücreli anemi, hemofili gibi kan hastalıkları) ve daha önce down sendromu gibi zekâ geriliği olan bebek doğumu öyküsü, hekiminize söylemeniz gereken önemli konulardandır. Böyle bir durumda, genetik danışma alınmalıdır.
  • Daha önce yaşadığınız hâmilelikleriniz varsa, bunların seyri, nasıl sonlandığı, geçirilen hastalıkların bilinmesi, bu hâmileliğin seyri hakkında da bilgi vermesi açısından önemlidir.
  • Aşılama ile tedbir alınabilecek hastalıkları geçirip geçirmediğiniz de yine önem taşımaktadır.
  • Sizin ve eşinizin kan grubunu bilmek, önlem alındığında tedavisi mümkün olan, ancak tedbir alınmadığında bebek ölümüne kadar gidebilen «kan uyuşmazlığı» tablosunun varlığı hakkında bilgi verecektir.

Hâmilelik öncesi yapılan muâyenelerle ve hekime verilen bilgiler ışığında, bebeğin sağlığını ve hâmilelik sürecini olumsuz etkileyebilecek durumlara karşı tedbir alınarak, muhtemel problemler en aza indirilebilmektedir. Böylelikle hem sizin rahat bir hâmilelik geçirmeniz, hem de bebeğin sağlıklı gelişimi sağlanmış olur.

Hâmilelik sırasındaki muâyene ve kontrollerin ne gibi faydaları olmaktadır? Düzenli doktora gitmek gerçekten önemli mi?

Hâmilelik sırasında yapılan muayene ve tetkiklerle:

  1. Hâmileliğin sonucunu etkileyebilecek anneye ve bebeğe ait anormallikler tespit edilir ve engellenmeye çalışılır.
  2. Hastanın sağlıklı bir hâmilelik geçirmesi, sağlıklı bir bebeğe sahip olması amaçlanır. Doğum, bebek bakımı, hâmile kadının kendi sağlığını iyileştirmesi konusunda hasta bilinçlendirilir.

İyi bir bakımla hangi problemler önlenebilir ya da en aza indirilebilir?

  • Rh uygunsuzluğu (kan uyuşmazlığı);
  • İdrar yolu enfeksiyonları, böbrek iltihabı;
  • Hâmilelik zehirlenmesi (Hâmileliğe bağlı yüksek tansiyon);
  • Demir eksikliğine bağlı kansızlık;
  • Folik asit eksikliğine bağlı zekâ geriliği;
  • Bebeğin gelişme geriliği;
  • Bebeğin rahimde yerleşimine bağlı doğum problemleri (makat gelişi gibi);
  • Doğuma bağlı bebeğin oksijensiz kalması, su yutması, bebeğin dışkısını yutması vs.

Hâmilelik sırasında âcilen doktora görünmenizi gerektiren durumlar nelerdir?

  • Kasık ve karın ağrısı, kasılmalar;
  • Sulu bir akıntı gelmesi, kanama;
  • Bebeğin hareketlerinde azalma;
  • Haznede kaşıntı;
  • Uzun süreli kusmalar;
  • Titreme ve ateş;
  • Şiddetli baş ağrısı, bulanık görme.

Hangi hâmilelikler riskli gruba girmektedir?

  • Anneye ait kalp, şeker, şiddetli böbrek hastalığı, yüksek tansiyon, alkol, ilaç bağımlılığı varsa;
  • Daha önce geçirilen gebelikle ilgili problemlerin mevcudiyeti… Meselâ bebeğin, anne karnında gelişme geriliği, düşük doğum ağırlıklı olması veya ölü bebek doğumu;
  • Kan uyuşmazlığı;
  • Çoğul gebelik (ikiz, üçüz v.s.)

Bebeğin zamanından önce doğmasına sebep olan faktörlerden bazıları şunlardır:

  • Anne yaşının 16’dan küçük, 35’den büyük olması;
  • Annenin kilosunun 50 kg’ın altında olması;
  • Anne beslenmesinin kötü olması;
  • Önceden erken doğum yapmış olması;
  • Sigara, ilaç, alkol bağımlılığı;
  • Kansızlık, enfeksiyon;
  • Çoğul gebelikler vs.

Bebeğin anne karnında gelişimini olumsuz etkileyip, geri bırakan sebepler ise şunlardır:

  • Çoğul gebelik;
  • Beslenme bozukluğu;
  • Anneye ait kalp hastalığı;
  • Gebelik zehirlenmesi;
  • Diyabet;
  • Sigara kullanımı, ilaç-alkol bağımlılığı;
  • Bazı kan hastalıkları vs.

Yüksek risk taşıyan, daha önce kötü hâmilelik geçirmiş olan annelerin daha dikkatli muayene, takip ve tedavisi gerekli olup, doğumlarının da mutlaka hastane şartlarında yapılması icab eder.

Kaynak: Betül Nefise İnal, Şebnem Dergisi, Sayı: 25-27-28

İslam ve İhsan

GEBELİK DÖNEMİNDE BESLENME

Gebelik Döneminde Beslenme

EMZİREN ANNELERE GAZ YAPAN 14 YİYECEK

Emziren Annelere Gaz Yapan 14 Yiyecek

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.