Gebelikte İlk ve Son 3 Aya Dikkat!

Uzman Dr. Tuba Fikriye Becerik, “Gebeliğin ilk 3 ve son 3 ayı zor olmakla birlikte ortada kalan 3 aylık dönem kadınların keyifle geçirdiği dönem oluyor” dedi.

CKSM’de "Sağlık Söyleşileri" kapsamında Küçükçekmeceli kadınlarla buluşan Uzm. Dr. Tuba Fikriye Becerik, kadınların en önemli dönemleri gebelik ve menopozu ele aldı. Gebeliği üç döneme ayırdıklarından bahseden Becerik, “Biz gebeliği ilk, orta ve son olmak üzere 3’er aylık dönemlere ayırıyoruz. Gebeliğin ilk 3 ve son 3 ayı zor olmakla birlikte ortada kalan 3 aylık dönem kadınların keyifle geçirdiği dönem oluyor. İlk 3 ayda bulantı, kusma, karın ağrısı, sık idrara çıkma, son 3 ayda ise kasık ağrıları, el ve ayaklarda şişme, doğuma hazırlık ağrıları ve krampları görülebiliyor. Annelerin bu dönemde bol bol süt ve süt ürünleri tüketmeleri gerekiyor” dedi.

“MENOPOZDA İLAÇ TEDAVİSİ ŞART”

Menopoz döneminde ise kadınların yaşadığı sıkıntılardan bahseden Becerik, “Kadınlar bu dönemde saç dökülmesi, ciltte kuruma, saç kaybı, baş ağrısı, sıcak basması ve adet düzensizlikleri gibi sorunlar çekerler. Bundan kurtulmak için kadınların ilaç tedavisi görmesi gerek. Bu da 5 yıl süren bir tedavi. Kesinlikle kanser yapmıyor. Hatta yaşlanmayı geciktiren bir tedavi. Menopoz yaşı kalıtsaldır, kesinlikle anneden ya da anne tarafından geçer. Bu nedenle anne tarafında erken menopoza giren biri varsa dikkatli olmalısınız” diye konuştu.

Ayrıca kadınların menopoz döneminden sonra simir (rahim ağzı kanseri taraması), mamografi ve kemik ölçümü yaptırması gerektiğinden bahseden Becerik, “Her 5 kadından biri maalesef meme kanserine yakalanıyor. Belli bir yaştan sonra insanlar kemik kırılmaları nedeniyle hayatlarını kaybediyorlar” dedi.

Kaynak: İHA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.