Gece İbadeti İle İlgili Ayet ve Hadisler

Gece ibadetinin önemi ile ilgili ayet ve hadis-i şerifleri istifadenize sunuyoruz.

Hakkʼa muhabbetin en büyük göstergesi, fedakârlıktır. Herhangi bir insanın şahsî bir menfaati, gecenin bir yarısında uyanıp kalkmasını îcâb ettirse, o kimse ne yapıp eder, o saatte muhakkak uykusunu bölüp kalkar.

GECE İBADETİ İLE İLGİLİ AYETLER

Cenâb-ı Hak da biz kullarını, seher vakitlerinde kendisiyle buluşmaya dâvet ediyor. Âyet-i kerîmelerde şöyle buyuruyor:

(O müt­ta­kî kim­se­ler, ge­ce­le­ri na­maz kıl­mak ve is­tiğ­fâr et­mek için) yan­la­rı­nı (tat­lı) ya­tak­la­rın­dan kal­dı­rır­lar. Rabʼ­le­ri­ne, azâ­bın­dan kor­ka­rak ve rah­me­ti­ni uma­rak duâ eder­ler…” (es-Sec­de, 16)

“Gecenin bir kısmında O’na secde et; gecenin uzun bir bölümünde de O’nu tesbîh et! Şu insanlar, çarçabuk geçen dünyayı seviyorlar da önlerindeki çetin bir günü (âhireti) ihmâl ediyorlar.” (el-İnsan, 26-27)

(O müt­ta­kî­ler) ge­ce­le­ri pek az uyur­lar, se­her va­kit­le­rin­de de is­tiğ­fâ­ra de­vam eder­ler­di.” (ez-Zâ­ri­yât, 17-18)

(O Rahmânʼın kulları ki) Rabʼlerinin huzurunda kıyâma durarak ve secdelere kapanarak gecelerini ihyâ ederler.” (el-Furkân, 64)

Cenâb-ı Hak, sevdiği has kullarını, seherlerin ihyâsına dâvet ettiğine göre, demek ki seherler, Rabbimizʼe muhabbetimizin test edildiği müstesnâ vakitlerdendir. Gö­nlümüzdeki Allah muhabbetinin seviyesi ne kadarsa, gecelerin ibadetle ihyâsına rağbetimiz de o seviyede gerçekleşir.

Bir kimse İbrahim bin Edhem Hazretleri’ne:

“–Gece ibadetine kalkamıyorum, bana bir çâre öğretir misiniz?” deyince şu cevâbı alır:

“–Gündüzleri Allâh’a isyân etme; geceleri O seni huzûrunda durdurur. Geceleyin O’nun huzûrunda bulunmak, yüce bir şereftir. (Nitekim bir hadîste; «Müʼminin şerefi, geceleri kāim olmasındadır…»[2] buyrulmuştur.) İşte bu şerefi günahkârlar hak edemezler!..”

Demek ki gündüzleri; aklımızı, kalbimizi, gözümüzü, kulağımızı, elimizi, dilimizi, velhâsıl bütün uzuvlarımızı haramlardan ve yanlış hâllerden koruyup sâlih amellere gayret etmeliyiz ki, geceyi gafletle ziyân edenlerden olmayalım. Bilâkis seherleri, Hakkʼa vuslatın müstesnâ bir vesîlesi olarak değerlendirelim. Bunun için de başımızı yastığa koymadan önce kalbimizi sehere hazırlayalım. Gecelerimizi gündüzlerimizden daha aydınlık ve nurlu geçirelim ki o gönül feyziyle günümüzü de ihyâ edebilelim.

GECE İBADETİ İLE İLGİLİ HADİSLER

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimizʼin de seherlerin ihyâsına yönelik pek çok tâlimâtı bulunmaktadır. Bunlardan birinde seherlerin feyz ve rûhâniyetinden mahrum kalmamamız için, şu tavsiyede bulunmuşlardır:

“Ge­ce iba­de­ti­ne dik­kat edi­niz! Çün­kü o, siz­den ön­ce­ki sâ­lih kim­se­le­rin âde­ti­dir. Şüp­he­siz ge­ce iba­de­te kalk­mak, Al­lâh’a yak­laş­ma­ya ve­sî­le­dir. (Bu iba­det) gü­nah­lar­dan alı­koyar, ha­tâ­la­ra ke­fâ­ret olur ve vücuttan dert­le­ri gi­de­rir.” (Tir­mi­zî, De­avât, 101)

Hakkʼa yönelmenin, duâ ve ibadetlerin en makbul ve feyizli vakti olan seherlere, evliyâullah hazarâtı da çok ehemmiyet vermişlerdir. Hak dostlarından Bâyezîd-i Bistâmî Hazretleri;

“Geceler gündüz hâline gelmeden bana hiçbir sır fetholunmadı.” buyurmuştur.

GECE İBADETİNE ALLAH DOSTLARININ BAKIŞI

Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî Hazretleri ise, seherlerin gönül feyzine duyduğu iştiyâkını, Dîvân-ı Kebîrʼinde ne güzel beyân etmiştir:

Sâkî! Kadehi, aşk-ı ilâhî ile doldur!

Mestâneye ekmek sözü etmekten uzak dur!

Sun kevseri, kansın suya hep teşne gönüller,

Deryâda yüzen canlı, sudan başka ne ister.

Doldur o şerâbdan, yine doldur, yine bir sun!

Dursun gece ey Dost, onu durdur, ne olursun!

Vur uykumu zincirlere vur, geçmesin anlar.

Varmaz gecenin farkına, varmaz uyuyanlar!..

Hâlid-i Bağdâdî Hazretleri buyurur:

“İslâm ile şereflenen bir kişi, nasıl olur da geceyi tamamen uykuya verip Allah Teâlâ’nın emânetini muhâfaza etmez?! Cenâb-ı Hakk’ın bize en mühim emânetlerinden biri, seherlerde kalkıp kıyâma durmaktır.”

Yine seherlerin ihyâsı hususunda Hak dostlarından Bişr-i Hâfî Hazretleri’nin şu hâli ise, hepimiz için çok ibretli bir ders mâhiyetindedir:

Bir kimse Bişr-i Hâfî Hazretleriʼne gelerek:

“–Gecenin bir saatinde olsun istirahat etseniz.” dedi.

O ise şu hikmet dolu karşılığı verdi:

“–Allah Teâlâ’nın, geçmiş ve gelecek bütün günahlarını bağışladığı Rasûlul­lah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, geceleri mübârek ayakları şişinceye kadar ibadet ettikleri hâlde, ben nasıl uyuyabilirim?! Çünkü ben, bir tek günahımın bile, Allah Teâlâ tarafından bağışlanmış olduğunu bilmiyorum!..”

İşte Hak dostlarının seherlerinden birkaç manzara… Biz de kendi hâlimize bakıp iç muhâsebemizi yapalım; çok geç olmadan, hayat kervanı göçüp gitmeden!..

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Altınoluk Dergisi, Sayı: 356

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • Allah celle celaluhu razı olsun sizlerden. Çok güzel hizmet olmuş.

    Bize bu güzel ibadeti öğreten rabbimize şükürler olsun. Onu en güzel şekilde ifa edip bizlere örnek olan efendimize (S.a.v.) salatü selam olsun. Bize bu güzel özeti yapıpta istifade etmemizi sağlayan kardeşlerimizden de Rabbim razı olsun. Bizlere ilmini aktarmaya çalışan Fatih Çollak hocamıza ve Gürsel ulusoy hocamıza ve diğer tüm samimi ihlaslı sadece Allahın rızası için hizmet eden hocalarımıza da selam olsun. Allah cc razı olsun. Allaha emanet olunuz, bizlere de dua ediniz.

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.