Geçmeyen Gribin Sebebi

Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Opr. Dr. Kadir Kazan, grip mikrobu bulaşan atkının iyileşmeyi zorlaştırdığına dikkat çekti.

Kış aylarında soğuktan korunmak için herkesin sıklıkla atkı kullandığını, velilerin özellikle okula giden çocuklarının ağzını, burnunu atkı ile iyice sardığını belirten Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Opr. Dr. Kadir Kazan, atkının temizliğinin çok önemli olduğunu vurguladı. Kazan, grip mikrobu bulaşan atkının iyileşmeyi zorlaştırdığına dikkat çekti.

ATKIYA HEMEN GRİP MİKROBU BULAŞIR

Solunum yoluna sarılan atkının her gün mutlaka yıkanması gerektiğini ifade eden Kazan, "Çocuğunuz ya da siz bir yerden grip mikrobu kaptınız, grip oldunuz. Ancak bir türlü iyileşemiyorsunuz. Grip geçmiyorsa bunun sebeplerinden biri de atkınız olabilir. Gripli iken birkaç dakika, ya da gün boyu kullandığınız atkıya hemen grip mikrobu bulaşır. Eğer bu atkınızı değiştirmezseniz, aynı atkıyı her gün yıkamadan kullanırsanız sürekli grip mikrobuna maruz kalırsınız. Bu da iyileşmenizi engeller ve sık sık hastalığın tekrar etmesine sebep olur. " uyarısında bulundu.

ÇOCUĞUNUZUN ATKISINI HER GÜN YIKAYIN

Atkı temizliğinin çok önemli olduğunu kaydeden Opr. Dr. Kadir Kazan, atkının her gün yıkanması ya da birkaç tane atkı alarak her gün temiz olanının takılması önerisinde bulundu. Özellikle okula giden çocukların atkı temizliğine daha da özen gösterilmesi gerektiğini dile getiren Kazan, "Atkı bir kazak, bir gömlek gibi bedende sabit kalmıyor. İş mekana girildiğinde çıkarılıyor ve bir yerlere asılıyor. Asılan yerlerde temiz olmayabilir ya da bazen yere düşüyor, sürükleniyor. Bu nedenle atkı sık sık yıkanmalı. Bir gün takılan aynı atkı yıkanmadan ikinci gün takılmamalı. Çünkü atkıyı solunum yollarımıza takıyoruz. Temizliği çok çok önemli." diye konuştu.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.