Geğirme Neden Olur?

Geğirmenin sebepleri nelerdir? Doç. Dr. Bülent Yaşar, geğirme şikayetlerinin altında yatan nedenleri açıkladı.

Gastroenteroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bülent Yaşar, gaz ve şişkinliğin, sindirim kanalına ağız yolu ile giren (hava yutma) veya bağırsaklarda bakteriler tarafından oluşan gaz miktarında artış sonucu oluştuğunu belirterek “Hızlı yemek yemek, sigara içmek, sakız çiğnemek, süt şekerine (laktoz) veya buğday, arpa ve çavdar da bulunan glütene karşı intolerans, cerrahi sonrası ve diyabet hastalarında bağırsak hareketlerinin bozulması sonucu gelişen bakteriyel aşırı çoğalma, irritabl (huzursuz) bağırsak sendromu en sık görülen nedenler arasındadır. Geğirme, mide ve yemek borusundan yutağa doğru hava çıkışı olarak tanımlanır” diye konuştu.

GEĞİRMENİN NEDENLERİ

Doç. Dr. Bülent Yaşar, mide ve mide üstü kaynaklı 2 tip geğirme olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:

Mide kaynaklı geğirme, mide içi havanın, bağırsaklara yoğun hava geçişini engellemek için refleks olarak ağız yoluyla çıkarılmasıdır. Fizyolojik ve istemsizdir, günde 25-30 kez gerçekleşebilir.

Yüksek sesli, bazen dakikada 15-20 kereyi bulabilen yoğunluktaki geğirmeler ise mide kaynaklı değil, yemek borusuna yutulan fazla havanın çıkarılmasıdır ki bu hastaların büyük kısmında obsesif bozukluk, anksiyete veya depresyon gibi psikolojik hastalıklara rastlanır.

Hastamız ile konuşurken dikkatini farklı yönlere çektiğimizde geğirme kaybolur iken, dikkatimizi yoğunlaştırdığımızda ise kolaylıkla ve sıkça hava çıkarabilmektedir. En önemli özelliklerinden biri de hastalarımız şikayet ile uykudan uyanmaz. Bu hastalarımızda bazen hazımsızlık, yemek sonrası gelişen rahatsızlık hissi, erken doyma gibi dispeptik yakınmalarda eşlik edebilir. Dikkatli bir anamnez ve muayene ile genellikle tanı konur.

Kilo kaybı, ağrı, yutma güçlüğü, yediklerinin geri gelmesi ve yanma varlığı, başka hastalıkları düşündüreceğinden endoskopik değerlendirme gerekebilir. Bu hastalarımız yaşam kaliteleri ileri derece bozulduğundan kendilerini sosyal çevrelerinden izole etmeye çalışır. Hemen hemen tamamı asit baskılayıcılar ve gaz ilaçları kullanmış, fayda görmemiştir.

En önemli nokta, hastalarımızı bunun organik bir hastalık değil, davranışsal bir bozukluk olduğunu ikna etmektir. Konuşma ve davranış terapileri ve psikiyatrist yardımı tedavinin temelidir.”

İslam ve İhsan

MİDE AĞRISI NASIL GEÇER?

Mide Ağrısı Nasıl Geçer?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.