Geleceğin 'el Cezeri'leri Yetişiyor

Diyarbakır'da MEB'e bağlı, zihinsel kapasitesi yüksek, üstün yetenekli çocuklara özel eğitim verilen BİLSEM bünyesinde kurulan robot atölyesinde geleceğin El Cezerileri yetiştiriliyor.

Diyarbakır'daki zihinsel kapasitesi yüksek, üstün yetenekli çocuklara özel eğitim verilen Bilim ve Sanat Merkezinde (BİLSEM) geleceğin El Cezerilerinin yetiştirilmesi amacıyla kurulan robot atölyesinde başarılı çalışmalar gerçekleştiriliyor.

Milli Eğitim Bakanlığına (MEB) bağlı Türkiye'nin her ilinde eğitim hizmeti veren BİLSEM'lerde yürütülen çalışmalarla, üstün zekalı ve özel yetenekli çocuklar eğitim görüyor.

Diyarbakır'daki BİLSEM'de de fen laboratuvarı, müzik, matematik, resim, zeka oyunları ve deneyler ile çocukların gelişimine katkı sağlanırken, teknolojik gelişmelerin çocuklara aktarılması amacıyla da robot atölyesi kuruldu.

Atölyede verilen 2 yıllık eğitimin ardından Şanlıurfa'da düzenlenen VEX Robotics Türkiye 2018-2019 sezonu turnuvasına katılan merkezin El Cezeri takımı, turnuvadan ödüllerle döndü.

Öğretmenler Turgay Çeken ve Davut Çelik, öğrenciler Muhammet Hasan Uslu, Baran Oral, Salih Eymen Dönmez ve Barış Adar Çelebi'nin yer aldığı El Cezeri takımı turnuvada şampiyon olmalarının yanı sıra robot becerileri dalında da ikincilik elde etti. Takım ayrıca Özgün Tasarım Ödülü kazandı.

"TAKIMIMIZ TABİRİ CAİZSE DERECELERİ SÜPÜRDÜ"

BİLSEM Müdürü Raci Aksoy, yaptığı açıklamada, yaklaşık 2 yıl önce robot takımı kurduklarını, Karacadağ Kalkınma Ajansı'nın da desteğiyle altyapı çalışmaları yaptıklarını söyledi.

Eğitimlerin ardından Şanlıurfa'daki yarışmaya gitmeye karar verdiklerini kaydeden Aksoy, yarışmaya kıt imkanlarla hazırlandıklarını, bir velinin sponsor olmasıyla gidebildiklerini belirtti.

Aksoy, 26 ilden okulların katıldığı turnuvada robotik çalışmalar konusunda dünyada dereceye giren bazı okulların takımlarının da yer aldığına işaret ederek, bu şartlar altında özgüven ve ekip ruhuyla yarışmaya katılan öğrencilerin öğretmenlerinin koordinatörlüğünde çok güzel bir sonuç çıkardığını kaydetti.

Aksoy, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Diyarbakır'da geleceğin El Cezerileri yetişiyor. El Cezeri'nin torunlarının yeniden robotik kodlamada dünyada haykıracak güzel sözleri var. İstanbul'daki yarışmalara da katılacağız. Kanada, ABD, Katar ve Çin'de de bu tür yarışmalar oluyor. Amacımız bu yarışmalara da katılmak. Çocuklarımız onlara hazırlanacak. Kıt imkanlar içerisinde çok büyük başarı kazandılar. Onlarla gurur duyuyoruz, hedefimiz yüksek."

"BU ÇOCUKLAR GELECEĞİN EL CEZERİLERİ"

BİLSEM Müdür Yardımcısı Sait Tatlı da 2 yıl önce derslerde daha aktif, girişken ve robota meraklı olan 10 öğrenciyi seçtiklerini ve bu çocuklara robot atölyesinde eğitim verdiklerini söyledi.

Tatlı, "Çocuklara bu işi başaracaklarını söyledik. 2 yıldır bu çocuklar robot atölyesinde eğitim aldı. Şanlıurfa'da bu eğitimi taçlandırdılar. Çocukları kutluyorum. Bu çocuklar geleceğin El Cezerileri. 2023 vizyonunda çocuklarımız geleceğin mimarları olacaktır." ifadelerini kullandı.

Öğretmen Turgay Çeken, öğrencilerin özveriyle çalıştığını, hedeflerinin uluslararası çaptaki yarışmalarda derece elde etmek olduğunu anlatarak, Diyarbakır'ın ismini bu alanda duyurmak istediklerini aktardı.

Takımda yer alan 7. sınıf öğrencisi Salih Eymen Dönmez, yarışmaya kısa sürede hazırlandıklarını dile getirerek, "Yarışmada çeşitli dereceler aldık. Çok mutluyuz. Astro fizikçi olmak istiyorum." dedi.

Baran Oral ise takım ruhu sayesinde yarışmayı kazandıklarını belirterek, "Daha önce umudum yoktu ama hepimizin farklı özellikleri sayesinde bu yarışmayı kazandık. İleride mühendis olmak istiyorum." diye konuştu.

EL CEZERİ KİMDİR?

Ebü'l İz İsmail İbni Rezzaz El Cezeri, İslam'ın altın çağında çalışmalar yapan Müslüman bilim insanı ve mühendis. Sibernetiğin ilk adımlarını attığı ve ilk robotu yapıp çalıştırdığı kabul edilen El Cezeri, Diyarbakır'da Artuklu hükümdarlarının sarayında 32 yıl mühendis olarak çalıştı. Şırnak'ın Cizre ilçesinden geldiği için El Cezeri olarak da tanındı. Çeşitli kaynaklarda; Ebü'l İzz'in robotlarla ve çeşitli düzeneklerle ilgili yazdığı kitabın 4 kopyası Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi'nde, bir kopyasının da Süleymaniye Kütüphanesi'nin Ayasofya bölümünde bulunuyor.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.