Gençler Abdullah Tivnikli'yi Anlattı
Genç Dergisi gençlere “Abdullah Tivnikli Ağabeyi nasıl bilirdiniz?” diye sordu... Onlar da hayırsever işadamı Abdullah Tivnikli’yi anlattı.
Bir Abdullah Tivnikli göçtü bu dünyadan... 59 yaşında, 4 sene önce ağabeyi Fahrettin Tivnikli’nin vefat ettiği aynı yaşta, ebedi aleme intikal etti. Rabbim rahmetiyle muamele etsin.
Abdullah Tivnikli’den bahsederken dünyanın her tarafına yayılan hizmetlerden, hayırlardan, yardımlardan da bahsetmek gerekir. Onun hayatı boyunca yardımını, bursunu, desteğini almış sayısız insan olduğuna şahidiz.
Verdi mi Allah için veren, sevdi mi Allah için seven bu güzel insanın gençlere verdiği önemi de biliyor ve şahit oluyorduk. Bu sebeple kendisini tanıyan gençlere “Abdullah Tivnikli Ağabeyi nasıl bilirdiniz?” diye sorduk... Rabbim cennetinde de buluştursun.
DÜNYA AHİRET DENGESİ KURANLARDANDI
Abdurrahman Çetinkaya
Merhum Abdullah Tivnikli Ağabey öncelikle bizim için rol-model bir insandı. Dünya-ahiret dengesi kuran etrafımızdaki birkaç insandan biriydi. Uzmanlığa önem verirdi. Bu sebepten âcizane -peyzaj mimarı- olduğum için bahçesiyle ilgili konuları doğrudan arayarak sorardı. Lale, sümbül ve nergis gibi bahar çiçeklerini çok severdi. Bahçesinin bakımıyla ilgilenir, bitkileri tek tek tanırdı.
En son İslam Bahçe Sanatı fikirlerimi toparlıyordum, ülkemizde örnek bir İslam bahçesi yapılması fikrimi kendisine sunacaktım, başka gidecek yer aramamalıyım diyordum. Nasip olmadı... “Altlarından ırmaklar akan Firdevs cennetlerinde” cennet içecekleriyle ikramlasın Rabbim onu. Ailesine ve tüm dünya mazlumlarına baş sağlığı diliyorum.
“İSTEMESEN DE VERECEK” BİR İNSANDI
Açıkçası Abdullah Tivnikli Ağabey benim için ilk başlarda “gizemli” bir insandı. Hem yaptığı sayısız yardımdan haberdar oluyor hem de dönem dönem çeşitli haberlerle medyada gündeme gelmesinden ötürü adını duyuyordum. İçimden “Kim bu adam?” diye çok sordum. 2012 yılından itibaren ise çeşitli vesilelerle bir araya gelme imkanı buldum.
Genç Dergisi’nin 12. yıl özel buluşmasına davet ettiğimizde, çok hasta olmasına rağmen “Sizi kıramam” diyerek yatağından kalkıp yanımıza gelmişti. Düğün davetim için kendisini aradığımda “Davet böyle olmaz, ofise bekliyorum” dedi. Davetiyemle beraber yanına gittim. Konu rahmetli anne ve babamdan açılınca göz yaşlarına engel olamadı, bir süre ağladığına şahit oldum... Ardından ben her ne kadar istemesem de düğün hediyesi olarak maddi ikramda bulundu. Kendince destek oldu... Abdullah Ağabey “İstemesen de verecek” kadar gönlü geniş bir insandı. Onun bu dünyada nasıl bir gönül insanı olduğunu, hayırda ve hasenatta ne denli öncü olduğuna şahitlik ettik. Rabbim cennetine kabul etsin.
ALLAH ONU SEVSİN VE SEVİNDİRSİN
Abdurrahim Yüce
Abdullah Tivnikli Ağabey, bulunduğu konuma rağmen alçak gönüllülüğü, mütevaziliği, tebessümü, vakarlı duruşuyla hep dikkatimi çekmiştir.
Gençleri anlayan, onlara imkanlar sunan nadir insanlardan biriydi. Gençlerin asla pasif olmamasını, İslam için seslerinin yükselmesini isteyen güzel bir insandı. Allah onu sevsin ve sevindirsin ebedî yolda...
KENDİ BAŞINA VAKIF OLAN BİR İNSANDI
Fatih Çal
2011 yılında Fahrettin Tivnikli Ağabeyin evinde tanıştığım, ilk kez o zamanlar çorbalarını içtiğim ve muhabbet dolu gönüllerine şahit olduğum, 2018 yılına kadar olan süre zarfında karşılaştığımız ortamlarda gençlere her
2016 yılında Güzeltepe’deki evine ziyarete gitmiştik. İki saate varan bir birlikteliğimiz oldu. Bu süre zarfında o bizleri dinledi, biz de onu. Misafirliğimiz süresince kendisi bizzat hizmet etti. Bahçesinden toplanan meyveleri ikram etti. Meyveleri yerken ellerimiz meyvelerin suyuna bulandığı sırada, birçok kişinin “büyük iş insanı” olarak tanıdığı Abdullah Ağabey ıslak mendil getirerek bizlere uzattı. Bu durum beni tebessüm ettirdi. Günün sonunda karnımızı, gönlümüzü doyurmuş olarak evinden ayrıldık. Allah rahmet eylesin.
AYNI ANDA BİRKAÇ ÖMRÜ YAŞAMAK
Yusuf Temizcan
"Ne yaptıysam Allah rızası için yaptım ve hep dava adamı olmak istedim." Abdullah Tivnikli Ağabey ile son görüşmelerimizde beni en çok etkileyen ifadelerinden biri idi bu. Kendisi ile yaklaşık 3 aydır, hatıratlarını kitaba dönüştürme niyetiyle mütemadiyen Beylerbeyi'ndeki evinde bir araya geliyorduk. Bazen haftada üç kez görüştüğümüz oluyordu. Ses kayıt cihazını açıyor ve sorularla onu açmaya çalışıyordum.
Karşımda zahiren 1958 Erzurum doğumlu, İTÜ Makine Mühendisliği mezunu, İngiltere'de master yapmış, ticaret ve iş adamı, Türkiye'ye faizsiz bankacılığı getiren kilit isimlerden biri vardı ama benim asıl gördüğüm zengin hatıralar biriktirmiş, tabirimi mazur görün, aynı anda birkaç ömrü birlikte yaşamış biri vardı. Hep koşmuş, hep terlemiş, hep dertlenmiş, hep oldurmak istemiş ve diğer her şey bir tarafa muhsin kıvamında bir nesil oluşsun diye gece gündüz uğraşmış birini gördüm. Benim için Abdullah abimin asıl kıymeti buydu.
Bu ülke için çalışmayı, Anadolu sermayesini harekete geçirmeyi, gençlik için koşturmayı, ilim adamları yetiştirmeyi ibadet olarak gördüğünü söylüyordu. Bu yüzden Albarak Türk, Kuveyt Türk gibi faizsiz bankacılık girişimleri onun için ticari iş değil, Allah rızası için yapılan ibadetlerdendi. Ve şunun da altı çizilmeli; 1980'lerde Türkiye Özal ile birlikte dünyaya açılırken Anadolu'daki potansiyeli harekete geçirmek için dertlenip yola düştüğünde sadece 30'lu yaşların başındaydı. Ne yaşına, ne etraftakilerin ne dediğine, ne de başarılı olup olmayacağına baktı; o sadece oldurmak istedi ve Allah yolunu açtı. Bereketli bir hayat yaşadı, çok güzel dualar aldı, binlerce dostu kendisine hayır dua ederek selamladı.
Türkiye'nin en önemli ilim adamı yetiştirme kurumlarından araştırma çalışmalarına, üniversitelerden camilere, aşevlerinden yurtlara, Afrika'dan Bosna'ya, bugün dünyanın pek çok farklı yerinde bu bereketli hayatın çıktılarını görüyoruz. Allah razı olsun, mekanını âli eylesin.
Hatıralarını kitaplaştırmak için çalışmalarımız hiç aksamadan devam edecek ve onun güzel bir insan oluşunu, yaptığı örnek gayretleri ve ufkunu Türkiye'ye bir ilham kaynağı olarak Allah nasip ederse sunacağız.
EN BÜYÜK ZENGİNLİĞİ TEVAZUSUYDU
Emin Kılıçtaş
Zaman geçti, üniversite bitti, askere gittik ve Uluslararası Genç Derneği’nde işe başlamak nasip oldu. Bir gün GENÇ iftarında video çekimi yaparken gördüm onu. Çok naif ve mütevazi bir hali vardı. Kamerayı ona doğru çevirdim, utangaç bir eda ile gülümsedi. Dünyada bu kadar mala-mülke sahip olmasına rağmen bence en büyük zenginliği tevazusu ve gönlünü adadığı hak yoluna bağlılığı idi. Allah gani gani rahmet eylesin.
KİMİ GERİ ÇEVİRDİĞİ GÖRÜLDÜ Kİ?
Yunus Emre Altun
Bir sefer ziyaretiydi. Muhterem Abdullah Ağabeyi; Süleyman Ragıp Ağabey, Fatih Çal ve Salih Yüzgenç’le
Ramazan ayı geliyordu, biz Afrika’ya erzak yardımında bulunmak ve oradaki hizmetlere destek olmak amacıyla 15 üniversite öğrencisi cevval arkadaş belirlemiştik. Abdullah Ağabeyden de bu anlamda destek istemiştik aslında... Abdullah Ağabeyin ister evinde, ister iş yerinde, ister telefonda, kimi geri çevirdiği görülmüştü ki?.. “Tabii tabii hallederiz” dedi ve onun desteğiyle 15 arkadaşımız 5 farklı ülkeye gidip geldi. Öğlen vaktiydi, namazı kılmamıştık. “Müsaade alalım” diye söyleyince, “Olur mu, namazı kılın da gidin, ne olur ne olmaz” dedi. Kalktı, bizlere seccadeleri serdi, namazımızı kıldırdı ve öyle yolcu etmişti. Her anında hizmeti önceleyen bir insandı. Rabbim hizmetlerinden razı olsun, rahmet eylesin.
YAPTIĞI YARDIMDAN “HESAP” SORMAZDI
Taha Süha Şimşek
2006 yılından beri Abdullah Tivnikli Ağabeyi tanırım. Abdullah Ağabeyi şöyle tarif edebilirim: Hayatını hayır ve hasenata adamış bir dava adamı, bir gönül eri. Öyle ki; yaptığı hayırları üç grupta değerlendirirsek; kendisinin bizzat
2010 senesinde Abdullah Ağabey Uluslararası Genç Derneği’ne gelmişti. Kitap bölümünden titizlikle seçtiği kitapların ücretlerini ödemek istediğini söyledi. Biz de kabul etmeyeceğimizi söyledik. Lakin kabul etmedi. Fiyatını söylediğimizde de “gerçek fiyatını söyleyin” dedi.
Ehemmiyet verdiği mevzularda kendisinin bizzat ilgilendiğine tanık olmuşumdur. Yine bir gün Osman Nuri Topbaş Hocaefendi’nin bir camii sohbetine katılmıştım, cami içine girilemeyecek kadar kalabalıktı. Sohbetin bir kısmında dışarı çıkmam gerekti. Şadırvanın oturağına oturmuş, yüzü camii kapısına dönük, elinde 99’luk güzel tespih, gözleri hafif kapalı ve çok huzur dolu bir vaziyette sohbete kulak kesilmiş haline şahitliğim oldu. Allah rahmet eylesin.
BÖYLE BİR İNSANI TANIDIĞIM İÇİN MUTLUYUM
Yusuf Goncagül
Kendisi her zaman mütebessim idi. Karşılaştığımızda hep hal hatır sorardı ve ilgilenirdi. Daima gençlerin sorunlarıyla ve eğitimleriyle ilgilenirdi, destek olurdu. Bizlere, kendimizi daima geliştirmemizi, bulunduğumuz yerlerde artı değer üretmemizi, anımızı iyi değerlendirmemizi teşvik ederdi.
Sadece Türkiye’nin değil; tüm İslam aleminin sorunlarıyla ilgilendi, hayatı boyunca mücadele etti. Böyle güzel bir insanı tanıdığım için çok mutluyum. Allah cennetine kavuştursun...
DUAM ABDULLAH AĞABEYİN TEMSİLCİSİ OLABİLMEK
Yahya Uyar
Gençlik çalışmalarını hayati olarak değerlendirmesi, onlarla buluşmayı vazife olarak bilmesi onun insana verdiği değeri yeterince gösteriyordu. Bir seferinde önemli olan "İnsanın yücelmesi değil, değerlerin yücelmesidir" demişti. Mütevazı yaşamından, hilminden, edebinden çok şey öğrendik. Varlıkta da, yoklukta da bir Müslümanın nasıl yaşaması gerektiğine en yakın örnek oldu benim için. Rabbimizden niyazım Abdullah Ağabey gibi şahsiyetlerin gelecekteki temsilcileri olmaktır.
HEM DUYGULANDIM HEM DE GIPTA ETTİM
Mustafa Kebapcı
Yaklaşık 2 yıl önce Uluslararası GENÇ Derneği'nin kahvaltısında Gazanfer Ağa Medresesi’nde kendisi ile buluşmuştuk. “Babam 59 yaşında vefat etti. Ağabeyim 59 yaşında vefat etti. Ben de şu an 57 yaşındayım, 2 senem var. Çok gayret etmem lazım” demişti. Kendisini ölüme hazırlıyordu.
Geçtiğimiz Ramazan ayında GENÇ Derneği’nin iftarında buluşmuştuk. “Bu son görüşmemiz olabilir. Havz-ı Kevser’de buluşuruz inşallah” demişti. Hem duygulandım hem de gıpta ettim. Hem ölüme kendisini hazırlayışı, hem de yeniden buluşma derdini taşımasına imrendim. Allah rahmetiyle muamele eylesin.
TÜRKİYE’NİN DOĞUSU İÇİN DAİMA DERTLİYDİ
Davuthan Kılıç
Nadide gönlü hizmet ile takvanın olgunlaştığı ve simasına yansıdığı bir gönül eriydi Abdullah Tivnikli Ağabey. Ağabeyimdi, aynı anneden aynı babadan olmak gerekmiyordu ağabey-kardeş olmak için, aynı tabaktan yemek, aynı dine mensup olmak yetiyormuş, bunu bizlere öğretti de gitti ebedi aleme canım ağabeyim.
Hamdolsun Rabbime Abdullah ağabey ve canım ağabey Hacı Fahreddin ağabey için de şahidiz ki onlar bu fani alemden ebedi alem olan ahirete göçerken müminlerin derdiyle göçtüler ve ne mutlu bizlere ki dünyevileşmiş bu çağda dünyalıkları bol ama dünyaya kul olmayan, ahiret endişesi taşıyan bu güzel insanlarla tanışmışız. Bıraktıkları emanetlere sahip çıkmak boynumuzun borcudur, Rabbim rahmet eylesin, durmak yok yola devam, biiznillah ahirette inşallah dostlarla buluşmak arzusuyla.
Kaynak: Genç Dergisi