Gençlere Güzel Hedefler

Her insanın içinde bir çocuk olduğu düşünülürse, bu nevi güzel telkinlerle aşı almaya, esasen her yaşta herkesin ihtiyacı vardır.

İnsan olarak her yaşta başkalarından etkileniriz. Önemli olan doğru telkinlere muhatap olabilmektir. Özellikle küçük yaşlarda, büyükler tarafınan gösterilen hedefler, kişiliği mayalar. İnsanın içine hırs ve azim tohumları eker. İrâdeyi belli bir alana odaklar.

Bu mayalanma ve odaklanma, başarının en önemli adımlarındandır. Bu itibarla gerek anne-baba, gerek eğitimciler ve gerekse toplum önderleri, bu anlamda gönülleri mayalamaktan geri durmamalıdırlar.

Her insanın içinde bir çocuk olduğu düşünülürse, bu nevi güzel telkinlerle aşı almaya, esasen her yaşta herkesin ihtiyacı vardır, demek de mümkündür.

YARININ ALİMİ KİM OLACAK?

Ali Ulvi Kurucu hocaefendi anlatıyor:

“Dedem Veyis Efendi, bizi hep ilme teşvik ederdi. Evde bir kenarda dersime çalışırdım. Arada bir bana da iltifat eder;

Hâfız Ali oğlum, senin de soracağm bir şey varsa sor. Adalet böyle olur. Sonra dedem, sade annelerimle meşgul olup beni ihmâl ediyor deme.” derdi.

Ben de o sırada çalıştığım sarften, nahivden birkaç şey sorardım. Onları bana açıklardı. Sonra beş on dakika kadar, beni ilme, çalışmaya ısındırıp teşvik edecek bir konuşma yapar, beni aile ferdleri arasında methedip cesaretlendirirdi:

“Dünkü Hâfız Ali, yarının âlimi olacak... Bugün Kur’ân-ı Kerîm okuyor... Kızlar, hanımlar, yahu size söylüyorum! Kapı Câmii’nin kürsüsünde mukabele okumak demek, ne demek biliyor musunuz? Mânevî ziyafet vermek demek... Zengin adam, iftara fakir davet eder, ziyafet verir. Ziyafette kaç kişi olur? On, yirmi, otuz kişi olur... Ne yedirir onlara? Midelerine gidecek birkaç şey... Hâfız Ali ne yapıyor? Ruhlarına ziyafet çekiyor... Ali bugün Kur’ân-ı Kerîm’in metnini okuyor, bu ziyafeti çekiyor. Yarın inşâallah, ümmet-i Muhammed’e hitap edecek... Ben de neslimden böyle hafızların, âlimlerin yetiştiğini görmekle, kabrime nur indiğini de göreceğim; ben de onunla doyacağım... Âmin deyin kızlar, âmin deyin, âmin deyin bu samimî duama benim. Hem duamdır, hem gönlümün arzusudur…”[1]

Dipnotlar:

[1] M. Ertuğrul Düzdağ, Üstad Ali Ulvi Kurucu Hatıralar, I, 150-151.

Kaynak: Adem Ergül, 365 Lider Davranış, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

BİR KIZILELMA’N VAR MI?

Bir Kızılelma’n Var mı?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.