Gençleri Hayra Nasıl Teşvik Ederiz?
Gençleri hizmetin içine sokmak ve onları hizmette sebatkâr kılmak, yaptıklarını görmek ve takdir etmekle olur. “Yapıyorsa kendine yapıyor” anlayışı ile onlara ilgisiz kalmak, hayrı da çoğaltmaz, adam da yetiştirmez. Özellikle öncülere düşen vazife, her müspet hareketi takdir etmek ve büyütmek olmalıdır. Bazen sadece “tebrik ve teşekkür” bile büyük katkıdır. Mâhir hocanın yaptığı ise artık tam bir ustalıktır.
Prof. Dr. Mustafa Öz, Mahir İz hocayı anlatıyor:
“O zamanlar bizim Yüksek İslâm Enstitüsü, Fındıklı’da bir binadaydı. Yine ikinci sınıftayız. O günlerde, bugünkü Yıldız Üniversitesi’nin çekirdeğini oluşturan bir teknik okul var orada, Yıldız Yüksek Teknik Okulu. Bu okulda bir mescid açıldı, ben de oradaki arkadaşlara bu mescidde ders vermeye gidiyorum. Sorularına cevap veriyorum veya kendimce önemli gördüğüm konularda onları bilgilendiriyorum. Derken, Mahir Hoca bizim bu faaliyetimizi duyunca:
“Mustafa, oraya her gidişin için yedi buçuk lira mesârif-i râhiyye (yol masrafı) vereceğim sana!” dedi. Çok sevindiğini söyledi.
O zamanlar yedi buçuk lira büyük para!
“Çok fazla bu para Hocam!” dedim.
“Hayır”, dedi. “Sen benim bu sevaba katılmamı istemiyor musun? Sen beni bu hasenattan mahrum mu etmek istiyorsun?” dedi kesti.
Sonra bir gün çağırdı:
“Ne kadar gittin?” diye sordu. Haftada bir kaç defa gidebiliyordum zaten.
“Yedi sekiz defa gittim Hocam!” dedim. Rahmetli cüzdanını çıkardı ve bana o günün kıymetli parasıyla yetmiş beş lira verdi.
Yetmiş beş lira büyük para o zamanlar. Evet, hakikaten büyük paraydı. Ben almak istemedim ama rahmetli hocam ısrarla: “Olmaz, ben de katılacağım bu hizmetin sevabına!” dedi.”[1]
[1] Mustafa Özdamar, Mahir İz Hoca Belgesel, s. 88-89.
Kaynak: Adem Ergül, 365 Lider Davranış, Erkam Yayınları
YORUMLAR