Gençlerimiz, Milli ve Manevi Değerlerimizin Emanetçisidir

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu haftaki cuma hutbesi “Gençlerimiz, Milli ve Manevi Değerlerimizin Emanetçisidir” başlığıyla yayınlandı.

“Gençlerimiz, Milli ve Manevi Değerlerimizin Emanetçisidir” başlığıyla yayınlanan bu haftaki cuma hutbesinde, Rabbimizin bizlere verdiği en büyük nimetlerden birisinin gençlik olduğu vurgulandı.

Gençlik döneminin fiziksel, ruhsal ve duygusal değişim yaşadığımız, karakter ve kişiliğimizin geliştiği, şekillendiği bir çağ olması bakımdan önemli olduğu belirtildi.

19.05.2023 tarihli Cuma hutbesi...

GENÇLERİMİZ, MİLLİ VE MANEVİ DEĞERLERİMİZİN EMANETÇİSİDİR

Muhterem Müslümanlar!

Yüce Rabbimizin bizlere verdiği en büyük nimetlerden birisi gençliktir. Gençlik, fiziksel, ruhsal ve duygusal değişim yaşadığımız, karakter ve kişiliğimizin geliştiği bir çağdır. İnsan, geleceğini büyük oranda gençlik döneminde şekillendirir. Edep ve ahlak, sevgi ve saygı, sabır ve yardımlaşma gibi erdemler bu dönemde belirginleşir.

Saygıdeğer Genç Kardeşim!

Sen, İslam’ın kıymetli bir neferisin. Devletimizin ve milletimizin umudusun. Milli ve manevi değerlerimizin emanetçisi sensin. Tarihin akışını değiştiren ecdadımızın emaneti senin omuzlarındadır. Kur’an ve sünnetin rehberliğinde istikametin bellidir senin. Sen, hakikat arayışı ve tevhit mücadelesinde Hz. İbrâhim gibi olmaya namzetsin. Nefsani istek ve arzular karşısında “Ben Allah’a sığınırım”[1] diyen Hz. Yûsuf gibi olmak yakışır sana. İffet ve onur abidesi Hz. Meryem gibi olma azmi sendedir. “Şüphesiz onlar Rablerine inanmış birkaç genç yiğitti. Biz de onların hidayetlerini artırmıştık.”[2] ayetinde övülen Ashâb-ı Kehf gibi sarsılmayan bir duruş vardır senin özünde. Gençliğin yegâne rehberi, güzel ahlakın timsali, âlemlere rahmet Peygamberimiz (s.a.s)’in izindesin sen. Sana, O’nun kutlu mektebinde yetişen gençler gibi ilim ve irfanın, hikmet ve adaletin peşinde olmak yaraşır.

Kıymetli Anne Babalar!

Gençlerimiz bizlerden fikirlerini içtenlikle dinlememizi istiyor. Kendilerine güvenmemizi, saygı duymamızı ve hedeflerine ulaşma noktasında desteğimizi bekliyor. Öyleyse gençlerimize zaman ayıralım. Onları samimiyetle dinleyelim. Sevgi ve muhabbetimizi onlardan esirgemeyelim. Onlar için güvenli bir sığınak olalım. Hz. Ali Efendimizin de ifade ettiği gibi, onları içinde bulunacakları çağın şartlarına göre yetiştirelim. Onların heyecan ve enerjilerini İslam’ın şefkat ve rahmet yüklü mesajlarıyla buluşturalım.

Değerli Anne Babalar!

Rabbimizin kabul ettiği dualardan birisi de anne babanın çocukları için yaptığı duadır. Hz. İbrâhim, رَبِّ اجْعَلْن۪ي مُق۪يمَ الصَّلٰوةِ وَمِنْ ذُرِّيَّت۪يۗ “Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazı devamlı kılanlardan eyle.”[3] yakarışıyla Rabbinden tertemiz bir nesil istemiştir. Bizler de Hz. İbrâhim gibi gençlerimizin alnı secdeli, dili dualı, güzel ahlaklı olmaları için Cenâb-ı Hakk’a niyazda bulunalım.

Aziz Müminler!

Gençlerimizin dünyayı anlama, insanın varoluş gayesini idrak etme, millet olarak bizi bir arada tutan değerlerimizi benimseme noktasında rehberliğimize ihtiyacı vardır. Geleceğimizin teminatı, yarınlara dair umudumuz olan gençlerimize dinimizi, tarihimizi, medeniyetimizi, hâsılı bizi biz yapan değerlerimizi öğretmek ortak sorumluluğumuzdur. Allah’a imanı, aileye sadakati, milletimize hizmeti, insanlığa faydalı olmayı kendine düstur edinen bir gençlik yetiştirmek ortak vazifemizdir. Unutmayalım ki, yeryüzünün imarı, güvenli bir geleceğin inşası, ilmin değerini bilen, okuyan, araştıran, tefekkür eden gençlerimiz eliyle olacaktır. Hak ve adaletten ayrılmayan, zulme rıza göstermeyen, mazlum ve mağdurun hakkını koruyan gençlerimiz dünyayı barış yurdu kılacaktır.

Bu vesileyle, geçmişten günümüze milli ve manevi değerlerimizi gençliğimize aktarmada önderlik yapmış şanlı ecdadımızı, dinimiz, devletimiz, milletimiz ve mukaddesatımız uğruna canını feda eden aziz şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi şükran, rahmet ve minnetle yâd ediyorum.

Hutbemi Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in şu müjdesiyle bitiriyorum: “Hiçbir gölgenin bulunmadığı kıyamet gününde Yüce Allah’ın arşın gölgesinde gölgelendireceği yedi sınıf insandan birisi de neşeyi ve huzuru Rabbine itaat ve ibadette bulan gençtir.”[4]

Dipnotlar:

[1] Yûsuf, 12/23. [2] Kehf, 18/13. [3] İbrâhîm, 14/40. [4] Buhârî, Ezân, 36.

Kaynak: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

İslam ve İhsan

GENÇLİĞİN ÖNEMİ

Gençliğin Önemi

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.