"gençlerin Zihinlerini Karıştırmak İstiyorlar"

Sakarya’da din görevlileriyle buluşan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, “Gençlerin zihinlerini karıştırmak istiyorlar” dedi.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Sakarya’da din görevlileri ile bir araya geldi.

Din görevlilerinin Peygamberin varisi olduğunu ifade eden Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Peygamberin, şahit, müjdeci, uyarıcı ve davetçi vasıflarının olduğunu ve varislerinin de bu vasıflara sahip olması gerektiğini söyledi.

Müddessir Suresindeki ‘kalk ve uyar’ emrine dikkat çeken Başkan Erbaş, “Şu anda bu ayet kime hitap ediyor? Ey örtüye bürünenler, kalkın uyarın. Bize, alimlere, sizlere, hepimize hitap ediyor” dedi.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Mescid-i Nebevi’nin varisi olduğunu belirten Başkan Erbaş, “Allah Resulu Efendimiz, Diyanet işlerini Mescid-i Nebevi’den yürüttü. Bugün biz Diyanet işlerini, Diyanet İşleri Başkanlığından, müftülüklerden yürütüyoruz. Her müftülüğümüz, her camimiz Mescid-i Nebi’nin bir şubesidir, varisidir” diye konuştu.

YANLIŞ İSLAM ALGISI İLE HAREKET EDEN İNSANLAR

Dünyada, İslam ülkelerinde Diyanet İşleri Başkanlığı gibi sistemli bir teşkilat olmadığına değinen Başkan Erbaş, sistemsizliğin ve sahih din anlayışının olmamasının DEAŞ’ın, Boko Haram’ın, Şebab’ın, yanlış İslam algısı ile hareket eden insanların çıkmasına zemin hazırladığını kaydetti.

İrşad çalışmalarının önemine vurgu yapan Başkan Erbaş, şunları söyledi:

“Milletimizi dolaşıyoruz, buna ihtiyaç var. Allah Resulü Efendimiz nereye kadar gitti o günün şartlarında, sıcak demedi, çöl demedi Taif’e kadar gitti, taşlandı. Taşlandı da vaz mı geçti tebliğden, davetten? O gün ne kadar ihtiyaç varsa insanlara ulaşmaya, insanları İslam'a davet etmeye, bugün de en az o kadar ihtiyaç var. Çünkü insanlar karanlıkta. O gün yaşanan cehaletin her çeşidi bugün de var. Kıyamete kadar da olacak. Bu bir hak-batıl mücadelesi. Bu mücadele bizim omuzlarımızda, bu mücadele bize emanet. Biz şehir, köy, mezra demiyoruz gidiyoruz. Sizler de sadece bulunduğunuz caminin, Kur'an kursunun değil, bulunduğunuz mahallenin, ilçenin, kasabanın, şehrin hocasısınız unvanınız ne olursa olsun hepiniz Peygamber varisisiniz, mürşitsiniz, irşat edenlersiniz.”

“Duracak zamanımız yok. İşimiz vaktimizden çok. 24 saat yetmesin bize. 25 milyon genç var. Boş durmayacağız, kalk uyar ayeti sürekli zihnimizde olacak” diyen Başkan Erbaş, ‘Her Hocamıza On Genç Emanet’ projesini başlattıklarını söyleyerek proje hakkında bilgi verdi.

“Çeşitli ‘izm’lerle gençlerin zihinlerini, gönüllerini karıştırmak istiyorlar” diyen Başkan Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığı olarak bunlarla mücadele ettiklerini söyledi.

PEYGAMBERİMİZ VE GENÇLİK

Mevlidi Nebi Haftası’nın konusunun ‘Peygamberimiz ve Gençlik’ olduğunu söyleyen Başkan Erbaş, “Mevlidi Nebi Haftası’nı artık dünya ile birlikte kutlayacağız. Bütün dünyada Peygamber Efendimizi birlikte anacağız. Konumuz da ‘Peygamberimiz ve Gençlik’ Bütün ülkemizi karış karış dolaşarak ‘Peygamberimiz ve Gençlik’ konusunu anlatacağız” diye konuştu.

Başkan Erbaş, din görevlilerine Hz.Ali, Musab bin Umeyr, Zeyd bin Harise, Cafer bin Ebi Talib, Enes bin Malik’ gibi genç sahabeleri günümüz gençlerine anlatmalarını tavsiye etti.

Başkan Erbaş, programdan sonra Sakarya İl Müftülüğüne geçti. Şanlıurfa İl Müftülüğünden Sakarya İl Müftülüğüne atanan İhsan Açık’a hayırlı olsun dileklerinde bulunan Başkan Erbaş, müftiliğin çok ulvi bir görev olduğunu belirterek “Rabbim kendisine hayırlı hizmetler nasip eylesin. Rabbim yar ve yardımcısı olsun” dedi.

Kaynak: Diyanet

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.