Gerçek Babayiğit, Güreşte Rakibini Yenen Değil, Öfkelendiği Zaman Nefsine Hakim Olabilen Kimsedir
Kötülüğe kötülükle karşılık vermek kolaydır. Asıl zor olan, kötülük eden kimseye de iyilikle mukābelede bulunabilmektir. Peki asıl yiğitlik nedir? Gücü yettiği halde sabredenin mükafatı nedir? İşte cevabı...
Âyet-i kerîmede buyrulur:
“İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel bir şekilde önle. O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki candan bir dost olur.” (Fussilet, 34) Hakîkaten, öfke denizi kabaran insanın, kendine hâkim olması çok zordur. Bu sebeple Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, bu dirâyeti gösterebilen mü’minler için şöyle buyurmuştur:
“Gerçek babayiğit, güreşte rakibini yenen değil, öfkelendiği zaman nefsine hâkim olabilen kimsedir.” (Buhârî,102; Müslim, 108)
NEFSİNE HÂKİM OLABİLEN KİMSE
“Gerçek babayiğit, güreşte rakibini yenen değil, öfkelendiği zaman nefsine hâkim olabilen kimsedir.” (Buhârî, Edeb, 102; Müslim, Birr, 106-108)
Böyle bir kimsenin nâil olacağı mükâfat ise, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in bildirdiği üzere şöyle olacaktır:
“Gereğini yerine getirmeye gücü yettiği hâlde, öfkesini yenen kimsenin kalbini Allah, emniyet ve îmanla doldurur.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 3; Tirmizî, Birr, 74)
MÜKÂFATINI ALLAH'IN VERECEĞİ KİŞİLER
Rivâyet edilir ki, kıyâmet günü bir münâdî: “Mükâfatlarını bizzat Allâh’ın vereceği kişiler nerededir?” diye nidâ edince, insanları affedenlerden başkası ayağa kalkmaz.” (Rûhu’l-Beyan, III, 298) Nitekim âyet-i kerîmede:
“Bir kötülüğün cezâsı, ona denk bir kötülüktür. Kim de bağışlar ve sulhü temin ederse, onun mükâfâtı Allâh’a âittir...” (eş-Şûrâ, 40) buyrulmaktadır.
Bir başka âyet-i kerîmede de Cenâb-ı Hak, öfkesini yutarak insanları affeden kimselerin, takvâ sâhibi kullar olduğunu bildirmektedir. (Bkz. Âl-i İmrân, 134)
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Gönül Yolculuğu, Erkam Yayınları