Gerçek Dostluğun Alametleri
Gerçek dost nasıl belli olur? Gerçek dostun özellikleri.
Câfer-i Sâdık Hazretleri buyurur:
“Dostluk/arkadaşlık, ancak kendi ölçüleri ile gerçekleşir. Kimde bu hasletlerden birini veya bir kısmını görürsen, bunu gerçek dostluğun alâmeti kabûl et:
Dostluk ölçülerinin ilki; ivazsız garazsız (şahsî menfaat hesaplarından uzak) bir şekilde, sana karşı samimî olmasıdır.
İkincisi; senin zor duruma düşmeni kendi sıkıntısı olarak görmesi, senin iyilik ve güzelliğini de kendi iyiliği olarak görmesidir.
Üçüncüsü; mal ve makâmın onu (yani mütevâzı hâlini) değiştirmemesidir.
Dördüncüsü; imkânı dâhilinde olan hiçbir şeyi senden kıskanmamasıdır.
Beşincisi ise bu hasletlerin hepsini cem eder; o da felâketler esnâsında seni terk etmemesidir.”[1]
Bu âhir zamanda çoğu insan, menfaatinin dostudur. Bu itibarla, dostluk imtihanlarından geçmeyip zorluklarla test edilmediği için, şahsiyet ve karakteri bakımından lâyıkıyla tanınmayan kimselerin, dostluk iddiâlarına hemen aldanmamak gerekir.
BİR İNSANI NASIL TANIRSIN?
Bu hususta Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh-ʼın şu ölçülerini hatırdan çıkarmamak îcâb eder:
“Bir kimsenin kıldığı namaza, tuttuğu oruca bakmayınız;
- Konuştuğunda doğru söylüyor mu?
- Kendisine bir şey emânet edildiği zaman emânete riâyet ediyor mu?
- Dünya ile meşgul olurken helâl-haram gözetiyor mu?
İşte bunlara bakınız.”[2]
Yine bir kişi, Hazret-i Ömer’in yanında başka birini medhediyordu. Hazret-i Ömer ona:
“–Medhettiğin kişiyle hiç yolculuk yaptın mı?” diye sordu. O ise:
“–Hayır.” dedi.
“–Alışveriş gibi ictimâî bir muâmelen oldu mu?”
“–Hayır.”
“–Peki sabah-akşam ona komşu oldun mu?”
“–Hayır.”
Bu cevaplar üzerine Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh- şöyle dedi:
“–Kendisinden başka ilâh olmayan Allâh’a yemin ederim ki, sen onu tanımıyorsun!”[3]
Demek ki bir insan hakkında, onun gerçek hüviyetini ortaya çıkaracak olan birtakım muâmelât ile test etmeden hüküm vermemek gerekir. Dost seçiminde bu husus son derece mühimdir.
Allah için sevecek, Allah için îkâz edecek, Allah için himâye edecek ve zor gününde Allah rızâsı için elinden tutacak gerçek bir dosta sahip olan insan, dünyanın en kıymetli servetine sahip demektir.
GERÇEK DOST
Gerçek bir dost, “yâr olur, bâr olmaz”, yani dostuna yük olmadığı gibi, aksine onun yükünü hafifletmeye gayret eder.
Gerçek bir dost, yıldızlar gibi, ancak karanlık çöktüğünde ortaya çıkar. Dostunun kara gününü -gücü ve imkânı nisbetinde- aydınlatmaya gayret eder, onun derdiyle dertlenir.
Bu bakımdan, rahatlık zamanlarının çay-kahve sohbetleri, gerçek dostluk zannedilmemelidir. Esas dostluk, zor zamanların dostluğudur.
Gerçek bir dost bulmak, son derece zor olduğu içindir ki, müʼminin öncelikle yapması gereken; kendisinin gerçek bir dost olmaya çalışması ve bu nevî dostların çoğalması yolunda canlı bir örnek olmaya gayret göstermesidir.
Dipnotlar:
[1] Safedî, el-Vâfî bi’l-Vefeyât, Beyrut 1420, XI, 100.
[2] Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, VI, 288; Şuab, IV, 230, 326.
[3] Gazâlî, İhyâu Ulûmi’d-Dîn, Beyrut 1990, III, 312.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Cafer-i Sadık (rahmetullâhi aleyh), Erkam Yayınları
İNSAN RABBİYLE NASIL DOST OLUR? - VİDEO
YORUMLAR