Gerçek Hizmet Ehli Olabilmek İçin...
İhlâs ve istikâmet, hizmet ehlinin vazgeçilmez iki temel vasfı olmalıdır. Makbûl bir hizmette niyet, Cenâb-ı Hakk’ın rızâsını kazanmaktan ibârettir. “Ne hayırsever insanmış.” dedirtmek ve bundan nefsânî bir iftihar payı çıkartmak, hizmetin ecrini zâyî etmektir. Böyle nefsânî hislerle, o ulvî gâye, gölgelenmemelidir.
Gerçek bir hizmet ehli olabilmek, Allah Teâlâ’nın kuluna yüce bir lûtfudur. Bu yüce nîmetin kadrini iyi bilmeli ve yapılan her işte ihlâs ve istikâmet üzere olmaya gayret etmelidir. Aksi hâlde bu nîmetin elden çıkabileceğini unutmamalıdır.
Allah yolundaki hizmetlerde kendisine büyük ve mühim bir vazife tevdî edilmiş olanlar, bilhassa bu hususta daha dikkatli olmak zorundadırlar. Nitekim yüksek bir dağın zirvesine tırmanan kimsenin, ayağını bastığı yere ve tutunduğu dala daha çok dikkat etmesi zarûrîdir. Zira zirvelerde yanlış bir adım atmak veya çürük bir dala tutunmak çok daha tehlikelidir.
Zünnûn-ı Mısrî Hazretleri’nin buyurduğu gibi:
“...Muhlisler bile büyük bir tehlike ile karşı karşıyadırlar.” (Beyhakî, Şuab, V, 345)
Hırsızların, eskici dükkânlarını değil de ekseriyetle kuyumcu dükkânlarını soymak istemeleri gibi, şeytan ve avenesi de, Allah yolunda hizmet ve gayret edenlerle daha çok uğraşırlar. Bu sebeple hizmet ehli, ihlâs ve takvâ zırhını kuşanmayı hiçbir zaman ihmâl etmemelidir. Zira, ancak bu sûrette ilâhî muhâfaza altına girebileceğini unutmamalıdır. Nitekim bu hakîkat, âyet-i kerîmede şöyle ifâde edilir:
“(İblis Cenâb-ı Hakk’a hitâben dedi ki:) Sen’in izzet ve azametine yemin ederim ki, kullarının hepsini mutlakâ azdıracağım. Ancak onlardan ihlâsa erdirdiklerin müstesnâ.” (Sâd, 82-83)
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hizmet, Erkam Yayınları
YORUMLAR