Gerçek Hürriyet, Allah’a Kullukla Olur
Gerçek özgürlük, Allah’a kulluktadır. Allah’a kulluk ve hürriyet ilişkisini anlatan ayet-i kerime.
Yalnız Allâh’a kul olmak; servet, şehvet ve şöhret gibi nefsânî ihtiraslara kulluktan kurtulmaktır. Dolayısıyla Hakk’a kulluk, en büyük hürriyet ve şereftir.
HZ. MERYEM’İN ANNESİNİN DUASI
Şu âyet-i kerîme kulluk ve hürriyet münâsebetini çok güzel izah etmektedir:
“İmrân’ın hanımı şöyle demişti:
«Rabbim! Karnımdakini (مُحَرَّرًا) âzatlı bir kul olarak (her kayıttan âzâde olarak) sırf Sana adadım. Adağımı kabul buyur. Şüphesiz (niyâzımı) hakkıyla işiten ve (niyetimi) bilen Sen’sin.»” (Âl-i İmrân, 35)
GERÇEK HÜRRİYET ALLAH’A KULLUK
Meryem Vâlidemiz’in annesi Hanne Hâtun; evlâdının sadece ibadet ve hizmete adanmasını, dünya kayıtlarından ve mecburiyetlerinden “hürriyet” olarak ifade etmektedir. Yani şöyle demektedir:
“Karnımdaki çocuğu mâbede verdikten bir süre sonra; «Gelsin bana baksın, şu vazifesini yapsın…» demeyeceğim. Onun ibadetten başka bir vazifesi olmayacak. Ben annesi olarak bu nevi şahsî taleplerimden ferâgat ediyorum.”[1]
Dolayısıyla Allâh’a kulluk, gerçek hürriyettir. En hür insanlar, sâlih insanlardır. Çünkü onlar, dünya alâkalarından, insanların takdir ve kınamalarından, fuzûlî ihtiyaçlardan müstağnî ve âzâdedirler.
Dipnot:
[1] Bkz. Fîrûzâbâdî, Basâir, «Hrr».
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, İslam Tefekkür Ufku, Erkam Yayınları