Gerçek Huzurun Sırrı

Gerçek huzurun sırrı nedir? Gerçek huzura ermek için üzerimize düşen vazifeler nelerdir?

En mühim mîras, arkamızdan hayırlı bir nesil bırakmaktır. Efendimiz’in en çok meşgul olduğu ashâb-ı suffa idi. Çünkü onları dünyanın dört bir yanına tebliğe göndermekle huzur bulurdu. Bizler de evlâtlarımıza İslâm karakter ve şahsiyetini mîras bırakmadıkça gerçek huzura eremeyiz.

EN ÖNEMLİ VE KIYMETLİ MİRAS

Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in dâr-ı bekāya irtihâl ettiği günün sabah namazıydı. Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- oda kapısının perdesini kaldırdı ve o esnada Hazret-i Ebûbekir’in imamlığında namaz kılan sevgili ashâbını son defa seyretti.

Onları (yani yetiştirdiği o müstesnâ nesli, ardında bıraktığı o güzîde insan mîrâsını) yan yana saf tutmuş, cemaatle namaz hâlinde görünce bundan son derece memnun kaldı ve sürûr içinde tebessüm etti. (Buhârî, Meğāzî, 83)

Bu hâdiseyi nakleden Hazret-i Âişe Vâlidemiz diyor ki:

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, ashâbının namaz kılışını tebessüm ederek seyrediyordu. (Arkasında güzel bir nesil bırakmanın huzuru ve sürûru içindeydi.) Allah Rasûlü’nü hiçbir vakit böylesine sevinçli bir hâlde görmemiştim.” (İbn-i Hişâm, IV, 331)

Demek ki;

En mühim mîras, arkamızdan hayırlı bir nesil bırakmaktır. Efendimiz’in en çok meşgul olduğu ashâb-ı suffa idi. Çünkü onları dünyanın dört bir yanına tebliğe göndermekle huzur bulurdu. Bizler de evlâtlarımıza İslâm karakter ve şahsiyetini mîras bırakmadıkça gerçek huzura eremeyiz.

Hulûlüyle müşerref olacağımız Velâdet Kandili vesilesiyle, Rasûlullah Efendimiz’in güzel ahlâkından misalleri anlattık, beraberce okuduk.

Şimdi tatbikat zamanı…

Efendimiz’in ahlâkından nasîb alabilirsek, O’nun gibi, ümmetin derdiyle dertlenebilirsek, Rabbimiz’in izniyle Velâdet Kandili’ni senenin her gününe yaymış oluruz. O zaman;

“Kişi sevdiğiyle beraberdir.” (Buhârî, Edeb, 96) hadîs-i şerîfinden nasîb almış oluruz.

Lutfeyle yâ Rabbî!..

Yâ Rabbî!.. Her hâlimize, her davranışımıza Rasûlullah Efendimiz’in güzel ahlâkından nasipler ihsân eyle!..

Güneşin aynalardaki yansıması gibi; O hidâyet güneşinin nûruyla, âciz gönüllerimizi da nurlandır İlâhî!..  Âmîn!..

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2020 Ay: Ekim, Sayı: 188

İslam ve İhsan

PEYGAMBER EFENDİMİZ NE ÖĞRETTİ, NASIL ÖĞRETTİ, NE HASIL ETTİ?

Peygamber Efendimiz Ne Öğretti, Nasıl Öğretti, Ne Hasıl Etti?

İSLAM’DA ÇOCUK EĞİTİMİ

İslam’da Çocuk Eğitimi

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.