Gerçek İstanbullu Nasıl Olur?
İstanbul beyefendisi, numune bir kişiliği simgeler. Eski deyimle, bir üslup, bir yaşam tarzının temsilcisidir. Eski sözlükler, İstanbul beyefendisini ‘kibar, hatırnaz, terbiyeli, müsamahakâr, iyi eğitimli, alçakgönüllü, onurlu, iyiliksever, olgun, çelebi ve haluk; yani iyi huylu, geçim ehli bir kişi’ olarak tanımlar. Bütün bu niteliklerin bir kişide toplanması doğal olarak zordur ve eski dönemlerde de ‘İstanbul Beyefendisi’ öyle adım başı rastlanır bir tip değildir.
Ne hazin, diye hayıflanıyor Üstad:“Eski İstanbul Beyefendi ve Hanımefendisi gerçekten çarpıcı bir keyfiyet sahibiydi ve bu keyfiyet, kendi medeniyetinden bıkkın Piyer Loti'yi büyülemişti. Bugün bu keyfiyet, kemiyetten yana bunca eksildikten sonra, o güzelim renkleri, çizgileri, sesleri ve edâları, edepleri yeni nesillere anlatabilmek, eşyanın dördüncü buudundan bahsetmek gibi bir şey oluyor.”
İstanbul efendisi'nin 1918'e, yani Mütareke yıllarına kadar mevcut olduğunu, Cumhuriyet'in ilanından sonraysa her gün, yavaş yavaş solan eski konakların kadife perdeleri gibi tavanarasına kaldırıldığını söyleyen Necip Fazıl, 2. Dünya Savaşı sırasında gecekonduların kurulmasıyla şehrin adeta bir “Moğol istilası”na uğradığını belirtiyor.
NASIL İSTANBULLU OLUNUR?
Geçen gün Beyazıt Meydanı’ndaki kitap fuarında gezerken Bedir Yayınları standına uğradım. Mehmed Şevket Eygi Beyefendi’nin “Ramazannâme”sine denk geldim. 32 sayfalık temel dinî bilgileri ihtiva eden bir kitapçık bu. Bir de eki var: “İstanbul ahlâkı görgüsü.”
GERÇEK İSTANBULLUNUN ÖZELLİKLERİ
Eygi'nin, İstanbul kültürüne, medeniyetine, görgüsüne, terbiyesine sahip insanlarda bulunması icap eden haslet ve meziyetleri sıraladığı 62 maddelik listeden sizler için 10 tane seçtim. İşte gerçek bir İstanbullunun özellikleri:
1. Benim evim demez, fakirhane der. Sizin eviniz demez, devlethaneleri der.
2. İstanbullunun en çok kullandığı kelimelerden biri “efendim”dir. “Nasılsınız efendim?”, “Teşekkür ederim efendim”, “Saat kaç efendim”, “Saat beşe çeyrek var efendim.”
3. Genç İstanbullu toplu taşıma vasıtalarında yaşlılara, çocuklu kadınlara yer verir. Onlar ayakta iken kendisi kesinlikle oturarak seyahat etmez.
4. Hakiki ve görgülü İstanbullu evde veya dışarıda yediği yemekleri ve tatlıları başkalarına anlatmaz. Çok yakın dostu veya akrabası ise “Evvelki gün çok enteresan bir lokanta keşfettim, inşallah birlikte gidelim” şeklinde bahsedebilir.
5. İstanbullu edebî, yazılı, zengin Türkçe bilir. Konuşurken ve yazarken yanlış yapmaz.
6. İstanbul, İslam kültür ve edebinde selamı önce küçük büyüğe verir. Halhatır sormak, nasılsınız demek önceliği büyüğe aittir.
7. İstanbullu bir genç, pencereleri açık otomobilini sürerken, vasıtanın teybini sonuna kadar avaz avaz bağırtarak müzik dinlemez, etrafı rahatsız etmez, ses kirliliğine sebebiyet vermez. Böyle bir şey zontalık ve magandalıktır, İstanbulluya yakışmaz.
8. İstanbul kültüründe paylaşma ve infak fazilet ve hasleti vardır. Eski Ramazanlarda konakların kapıları herkese açık olurmuş.
9. Eskiden İstanbullular Mekke demezler “Mekke-i Mükerreme”, Medine demezler “Medine-i Münevvere”, “Şam-ı şerif”, “Kuds-i şerif”, Haleb-i şahba” derlerdi. “Beyazıt Camiî’ne gittim” demezler, “Beyazıt Cami-i şerifine gittim” derlerdi.
10. Bir kahvenin kırk yıl hatırı vardır. İstanbullu böylesine vefalıdır.
Mehmed Şevket Eygi Beyefendi’nin 62 maddede sıraladığı, benimse yer darlığından ötürü 10 taneyle iktifa ettiğim gerçek bir İstanbullunun hasletlerini okuyunca siz de benim gibi ümitsizliğe kapıldınız mı?
Kaynak: Yeni Şafak