Gerçek Sevginin Tarifi

Kıssâlar

Gerçek sevginin kantarı fedakârlıktır.

Fedakârlıkla ispatlanmayan kuru sözler hiçbir mânâ ifâde etmez. Mevlânâ Hazretleri sevgi iddiasında bulunup da onun hakîkatinden fersah fersah uzak olan gâfillere:

“Sözün maskarası olmayın!” îkâzında bulunur.

Memleketini seven bir insan bile, ondan biraz uzak kalsa, hemen onun havasını, suyunu, toprağını özlemeye başlar. Hattâ çöl gibi bir memleketi bile olsa, yine de oraya hasret duyar. Memleketinin her husûsiyetiyle kalbî bir bağı vardır. Gerçek bir sevgi de böyledir.

MECNUN'UN AŞKI

Yine Mevlânâ Hazretleri Mesnevîʼsinde bir kıssa nakleder:

Leylâʼnın aşkından çöllere düşmüş olan Mecnun, salyaları akan, tüyleri dökülmüş bir köpeği sever, şefkatle okşar ve gözlerinden öper. Mecnûnʼu, bu köpeğe gösterdiği aşırı alâkadan dolayı kınarlar. O ise:

“–Siz ona benim gözümle baksaydınız, niçin böyle yaptığımı anlardınız. Zira o, Leylâʼnın köyünün köpeğidir. Bunca köy içinde gitmiş Leylâʼnın köyünü yurt edinmiş, oranın bekçisi olmuş. Ben onu nasıl sevmeyeyim ki!..” der.

Velhâsıl, Allah ve Rasûl’ünün sevdiği her hususiyetin, hâl ve tavırlarımıza yansıması gerekir. Bunun içindir ki Hak dostları, yiyip içmelerinden oturup kalkmalarına kadar her hususta Kurʼân ve Sünnetʼe uymaktan, târifsiz bir mânevî lezzet duymuşlardır.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, İmâm-ı Rabbânî, Erkam Yayınları, 2015