Gökyüzünü Tefekkür Etmenin Fazileti
Gökyüzünü tefekkür etmenin önemi nedir? Seyrettikçe insanın içine huzur veren gökyüzü ile ilgili ayetler ve kıymetli örnekler...
Âyet-i kerîmede buyurulur:
“O ki, birbiri ile âhenktar yedi göğü yaratmıştır. Rahmân olan Allâh’ın yaratışında hiçbir uygunsuzluk göremezsin! Gözünü çevir de bir bak, bir bozukluk görebiliyor musun?” (el-Mülk, 3)
İnsanlık asırlardır semâyı, ondaki mücevherat ve ziynet misâli yıldızları hayranlıkla seyretmekte. Takvimini, gökteki iki ışık kaynağından, ay ve güneşten öğrenmekte.
Fen ilerledikçe insanoğlu teleskopla semâya tekrar baktı. Daha büyük mercekler yapıp, daha büyük teleskoplar inşâ edip tekrar baktı. Sonra teleskopları fezâya gönderdi tekrar baktı… Her defasında; kusur bulmak bir tarafa, hayranlığı ve dehşeti arttı.
Son gönderilen fezâ teleskobundan alınan bilgilere göre, görülebilen kâinattaki galaksi sayısı yaklaşık 2 trilyon… İçinde bulunduğumuz Samanyolu Galaksisi’nde 200 ilâ 400 milyar yıldız bulunmakta… Bunlardan biri ise Güneş. Galaksimizin çapı 100.000 ışık yılı ve saniyede yaklaşık 500 metre genişlemeye devam ediyor. Âyet-i kerîmede buyurulur:
“Semâyı kendi ellerimizle (kuvvetle ve çok sağlam bir şekilde) Biz binâ ettik ve Biz (onu) elbette genişletmekteyiz.” (ez-Zâriyât, 47)
Bu muazzam trafikte bir kaza, bir nizamsızlık, bir uygunsuzluk var mı? Hayır!.. Her varlık mükemmel bir düzen içinde…
Bu rakamlar, hesaplar, bu muazzam azamet ve kudret, insan zihnini aşıyor.
Her iki ucu sonsuza uzanan bir çizgiyi tefekkür etmeye çalışalım. İnsan zihni, sonsuzluğu idrâk edemiyor. Orada donup kalıyor.
Peygamber Efendimiz’in; Arş’ın, Kürsî’nin büyüklüğünü tarif ederken yaptığı şu teşbih de, kelimelerin kifâyetsizliği içinde kesretten kinâye kabîlindendir:
“Yâ Ebâ Zer! Yedi göğün Kürsî’ye olan nisbeti, ancak geniş düzlük bir arazide (bir çölde) bırakılmış bir halka gibidir.
Arş’ın Kürsî’ye büyüklüğü / üstünlüğü ise bu geniş düzlük arazinin halkaya olan büyüklüğü, üstünlüğü gibidir.” (İbn-i Hibbân, Sahîh, thk. Şuayb Arnavut, c. I, s. 76)
Ziyâ Paşa’nın söylediği gibi akıl terazimiz bu hesapları tartamaz hâle geliyor:
İdrâk-i meâlî bu küçük akla gerekmez,
Zîrâ bu terâzî bu kadar sıkleti çekmez.
“Yüksek hakikatleri idrâk etmek bu küçük aklın kârı değildir. Çünkü; bu (küçük) terazi, bu kadar ağırlığı kaldıramaz.”
Yine Ziyâ Paşa diyor ki:
سُبْحَانَ مَنْ تَحَيَّرَ ف۪ي صُنْعِهِ الْعُقُولُ
سُبْحَانَ مَنْ بِـقُـدْرَتِهِ يَعْـجِـزُ الْفُحُولُ
“Sanatı karşısında akılların hayrete düştüğü, kudretiyle en üstün âlimleri bile âciz bırakan Allah Teâlâ’yı tesbih ederim…”
Cenâb-ı Hak; «yıldızların mevkilerine / kara deliklere» yemin ederken, insanın idrâkinin ötesinde olduğuna işaretle şöyle buyuruyor:
“Bilseniz bu, gerçekten büyük bir yemindir.” (el-Vâkıa, 75-76)
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2023 Ay: Aralık, Sayı: 226