Gönül İncitme Kalp Kıldan İncedir
Gönlün incitilmemesi hassâsiyetiyle alâkalı örnekler...
Gönlün incitilmemesi hassâsiyetiyle alâkalı olarak, Bezmiâlem Vâlide Sultan’ın vakfı çok câlib-i dikkattir.
Bu vakıf vasıtasıyla; hizmetkârların çalıştıkları yerde kırdıkları veya zarar verdikleri eşya tazmin edilmektedir. Böylece müstahdemlerin azarlanıp haysiyetlerinin rencide edilmemesi, diğer taraftan da iş sahiplerinin çalışanlarını azarlayarak kul hakkı vebâline girmemesi sağlanmaktadır.
Vicdânî derinlik ve nezâkette ulaşılan bu ufka, acaba günümüzün materyalist ve menfaatperest insanının hayali bile ulaşabilir mi?
Tasavvufun gayelerinden biri, mü’mine bu mânevî derinliği kazandırmaktır.
Nitekim;
M. Sâmi Efendi Hazretleri; yüksek tahsilini tamamlayıp, memleketi Adana’ya dönmek arzusunda iken, Bâyezid Meydanı’nda bir Allah dostuyla karşılaşır. Bu zât Sâmi Efendi’ye; nereli olduğunu, İstanbul’da ne ile meşgul olduğunu sorar. Hazret, yüksek tahsilini tamamladığını ifade ederek durumunu arz eder. Bu Allah dostu ona;
“–Sizi yeni bir tahsile başlatmama müsaade eder misiniz?” der ve onu Koca Mustafa Paşa semtinde bulunan Kelâmî Dergâhı’na, yani M. Es‘ad Erbîlî Hazretleri’nin irşad mektebine götürür. Yolda sohbet ederken o Allah dostu, Sâmi Efendi’ye der ki:
“–Evlâdım! Senin bu zâhirî tahsilin kâfî değil! Sana, kişiyi iki cihan saâdetine götürecek esas tahsili tavsiye edeyim. Bu yeni başlayacağınız irfan mektebinin ilk dersi kimseyi İNCİTMEMEK’tir; son dersi de asla İNCİNMEMEK…
Yani Hâlık’ın şefkat nazarıyla mahlûkāta bakış tarzı kazanarak -ne hâl olursa olsun- hiç kimseye kırılmamak! Affedebilme olgunluğunun zirvesine erebilmek…”
KALB-İ SELİMİN ÜÇ VASFI
Kalb-i selîmin üç vasfı da bu hakikati te’yid hâlindedir:
- Kalb-i selîmin ilk dersi, kimseyi kırmamak,
- Son dersi ise kimseye kırılmamak, yani affedebilmenin terbiyesini elde edebilmek,
- Dünya ile âhiret menfaatleri karşı karşıya geldiğinde âhireti ve Allah rızâsını tercih edebilmektir.
Hâsılı;
Bir mü’min kul hakkına girmemeye büyük gayret göstermelidir. Ancak girilmişse de helâlleşmek çok mühimdir.
Hakkına girilen kişi vefât etmişse ve maddî bir hak mevzubahis ise, ulaşılabiliyorsa vârislerine ödeyerek istiğfâr edilmelidir. Vârislerine ulaşılamıyorsa, hak sahibi adına tasaddukta bulunup bol bol istiğfâr etmek lâzımdır.
Bilhassa da unuttuklarımız ve farkında olmadığımız kusurlarımız sebebiyle;
رَبَّنَا لَا تُؤٰاخِذْنَا اِنْ نَس۪ينَا اَوْ اَخْطَاْنَا
“…Rabbimiz! Unutursak veya hataya düşersek bizi sorumlu tutma!..” (el-Bakara, 286) duâsına çokça devam etmeliyiz.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2021 Ay: Ocak, Sayı: 191
YORUMLAR