
Görev İstenmez, Verilir
Görev/vazife istenmez verilir (mi?) Peygamberimizin (sav.) idâreye tâlip olan kimselere tavrı ile alâkalı bir misal.
İnsanların riyâset hususunda sahip oldukları hırs ve Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in bu husustaki tavrı ile alâkalı olarak, Ebû Mûsâ el-Eş’arî -radıyallâhu anh-’ın anlattığı şu hâdise çok mânidardır:
GÖREV İSTENMEZ, VERİLİR
“Amcamın oğullarından ikisiyle Allah Rasûlü’nün huzûruna girmiştim. Onlardan biri:
«−Yâ Rasûlâllah! İdâresini Cenâb-ı Hakk’ın Sana verdiği vazifelerden birine bizi âmir tayin et!” dedi. Öteki de benzeri bir şey söyledi. Bunun üzerine Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu:
«−Vallâhi biz, tâlip olanı veya vazife hırsı bulunanı yönetici yapmıyoruz!» (Buhârî, Ahkâm, 7; Müslim, İmâre, 15)
Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, kendisinden herhangi bir vazife talep etmemiş olan Ebû Mûsâ Hazretleri’ni ise Yemen’e vâli tâyin etti. Çünkü o, vazifeye tâlip olmamış, Rasûlullah Efendimiz onda müşâhede ettiği liyâkate istinâden kendisine bu emâneti tevdî etmiştir.
Hazret-i Ebû Bekir -radıyallâhu anh- da, hilâfet makâmına geçip halk kendisine bey’at ettiği vakit, minbere çıkarak şöyle buyurmuştur:
“Ben, hiçbir zaman hilâfet istemedim, ona rağbet etmedim. Gizli ve âşikâr hiçbir şekilde bunu Allah’tan dilemedim. Çünkü hilâfette benim rahatım yoktur.”
Bu ifâdeler, riyâsete karşı mü’min gönüllerde bulunması gereken sarsılmaz îman tavrını ve idareciliğin, toplumun imkânlarıyla zevk u safâ içinde saltanat sürmek değil, topluma hizmet etmek olduğunu ne güzel beyân etmektedir.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, 12 Saadet Damlaları, Erkam Yayınları
YORUMLAR